25 Şubat 2009 Çarşamba

Real Madrid-Liverpool

Evet bir önceki postumda değindiğim konu ile ilgili olarak maç yorumcuları belli ki maçtan önce wikipedia' yı açıp futbolcuların ilginç yönlerini not alıp top ayaklarına geldiğinde bu gereksiz bilgileri paylaşıyorlar bende üşenmedim bu maçla ilgili neler denebileceğini derledim bakalım akşama görücez:
Reina: Torres' in kapı komşusu aynı zamanda babası Miguel Reina Atletico Madrid' in 1974 Avrupa kupası finalinde Bayern Münih' e karşı takımının tek golünü atmıştı. ( bunu daha önce duydum bir de çok fazla Forlan için de bu konu söyleniyor onun babası da topçuymuş)
Skrtel: Futbola 6 yaşında başladı aynı zamanda buz hokeyi oyuncusuydu, babası da futbolcuydu. 16 yaşına kadar bir çok pozisyonda oynadı en sonunda defansa karar verdi.
devamı yarın...

Inter-Manchester

Sabah baktığım her yer ölümüne maç analizi, istatiği yapmış ben ise yapmıcam. Şahsım adıma ümitlerin çok yüksek olduğu fakat biraz içi boş kalan bir maç oldu. Şampiyonlar ligi Star'da izlenir mottasından hareketle yatakta ki yerimi aldım ve baktım ki maç yorumcusu Ertem Şener hemen yataktan çıkıp kağıt kalem aldım. Çünkü bu efsane kişinin maç harici yorumları hep aklımızda yer eder fakat sonradan uçar gider, yazılı hale getirmeliyim dedim. Aklımızda ve kalbimizde hep bu repliklerle yaşadık yıllardır:
"Kaka Leite çok zengin bir ailenin oğlu"
"Evra 25 kardeşin en küçüğü"
"Torres İngilizler ona EL-Nino diyor"
Dün gece ise bunların yanına ne konabilir diye elde kalem kulaklar Ertem Şener'de maçı izledim ve bunlar çıktı:
"Maicon'un babası Michael Douglas hayranıymış doğduğunda bu ismi vermiş fakat nüfus memuru Maicon diye kaydetmiş"
"Berbatov babası eski bir futbolcu annesi ise eski bir hentbolcu"
"Berbatov ingilizceyi defalarca Godfather filmini izleyerek öğrenmiş"
"İbrahimoviçler, Adrianolar, Ronaldolar, Berbatovlar bakmayın maçın 0-0 olduğuna bu adamlara 2 top gelir 3 gol atarlar (kendi de şaşırdı) maçta son düdüğü beklemek lazım"
Son olarak üşenmedim wikipedia'ya baktım listedeki ilk 3 ordan araklanmış...
Bu akşamki Real - Liverpool maçından bakalım neler çıkacak en iyisi ben wikipedia'dan çalışim ki telif hakkı bende olsun :)))
Bu arada telif hakkı babama ait olmak üzere söylediği laf: "adamların ayağı bilardo gibi"
esen kalın,

24 Şubat 2009 Salı

Manşet Kütüphanesi #3

Genç gazeteci; etik - ahlak - terbiye, takılmayacaksın..
bobiler.org un tufasıymış. çok başarılı.

19 Şubat 2009 Perşembe

Manşet Kütüphanesi -2

ONS' un yazısını görünce eskilere bir gittim geldim, üniversiteyken Star gazetesi okurduk bulmacası ve arka kapak güzelleri oluyor diye ve şu anki başlıklarını bilemiyorum ama eskilerden aklımda kalan bir iki tanesini buraya yazmak istiyorum...
-DİNGİLİZLER, Avrupa'da bir İngiliz takımına karşı alınmış bir galibiyet sonrası ama
-Undebach Nesrin
-YENDİK Mİ LAN, aynen böyle

Fahri yazarımızı açıklamaktan gurur duyuyorum.

Çok uzun zamandır bir internet sitesi beni bu kadar güldürmemişti.
Ali Rıza abi, gerçek misin, kurgu musun karar veremedim ama çok komiksin be abi. Kapımız her zaman açık, çok yaşa.

Manşet Kütüphanesi #1

Fildişi maçı sonrasında yaratıcı basınımızın güzellemelerini (Fil'in dişini çekemedik, diş geçiremedik..vs ) genç gazetecilere örnek olsun diye burada toparlamaya karar vermiştim ama sonra bi şekilde sekteye uğradı. Önceki post bunu tekrar hatırlatınca dayanamadım. Başlıyoruz. genç gazetecilere armağan olsun. Fotomaç 19.02.2009

Milliyet manşet (skora dikkat)

18 Şubat 2009 Çarşamba

Boşluk

Ne yapacağını bilememek, yaptığını da bilmeden yapmak, monotonluk, yaptığın herşeyden sıkılmak, sıkıldığın için her zaman yaptığın şeylere devam etmek, yapmadığın veya yapamadığın şeylere imrenmek fakat onları da yapınca onlardan da sıkılmak, yediğin yemekten tad alamamak, sadece doymak ve güdelerini karşılamak için yemek yemeye devam etmek, hırslı olmak ama kesinlikle sabırsız olmak, hırsının kurbanı olmak, kendinle-konuştuklarınla ve yaptıklarınla çatışmak işte bu günlerde ki ruh hali böyle bir durumda. İyice labirent oldu içinde kaybolur hale geldim ve en kötüsü de çıkışı bulamamak, çıkışı ararken kaybolmak, ışığı gördüğünü sanıp aslında onun sadece yansıma olduğunu farketmek ve sonunda dumur olmak.
Havadandır, mevsim geçişindendir, Venüs'ün Uranüs'ü taciz etmesinin İkizler burcu üzerine etkisindendir, Fenerbahçe'nin kötü olmasındandır, işten güçtendir, ekonomik kriz ve konjonktürdendir, sabah 6'da kalkıyo olmandandır, hafta sonları 8.30'da kalkıyor olmandandır, çok fazla spor yapıyorsun ondandır, bizim zamanımızda herşey daha kolaydı rekabet yoktu sizin işiniz çok zor vs. vs.tamam belki bunlar etkili de bu kadar değil işte bir sıkıntı var ama o sıkıntının nedenini bilmemek, çözüm odaklı olamamak koyuyor çok insana. Bir de şu tarz sorular var devamlı tansiyonumu zirve yaptıran bugün biraz gergin misin?, neyin var?, noldu?, nasıl yardımcı olabilirim? evet gerginim, İSYANIM VAR onun dışında bir bokum yok olsa bile anlamazsın çünkü ben bile bilmiyorum, hiç kimse yardımcı da olamaz o yüzden zorlamayın bırakın R.I.P. olim. Kendimi Benjamin gibi yaşlı hissediyorum ama terse doğru gençleşmiyorum her geçen gün daha da yaşlanıyorum, yüzüm kireç gibi, sirke gibi, ağzımda iğrenç bir pas tadı var (çay içtim ondan olabilir, yenilik olsun diye çay bile içiyorum ondan da nefret ediyorum)
Bir noktada bünye kaldırmıyor artık baktığın zaman bu bünye dediğin olay daha genç ama diz kapakları, ayak bilekleri bile ağrıyor kireçlenme ve romatizma bile olabilir. Zaten soğuk kış günlerinde ameliyat yerleri zonklamaya devam ediyor, her sabah o boktan göz damlasını da sıkmaktan da bıktı genize kaçıyor midemi bulandırıyor, ülser gene azdı, ehhhhh bu mudur lan bu yaşta bu kadar sıkıntı 50' de napıcaz huzurevine mi yatıcaz? Şimdi bu yazıyı okuyacak potansiyel insanlardan ricam sakın ha şaka ile dahi olsa noldu falan gibi zevzek yaklaşımlara girmesinler nasiplerini alırlar en temizinden...

13 Şubat 2009 Cuma

Hafta sonu maç tahminleri ve yorumları

Bu hafta sonu oynanacak maçlarla ilgili yorumum:
"Ağlamayana meme yok"

Geçen hafta sonu oynanan maçlarda skora etkisi açısından bakıldığında en çok canı yanan takım olan Fenerbahçe hakem hatalarıyla ilgili bir açıklama yapmadı, TFF şöyle böyle demedi sadece Aziz Yıldırım şahsına yapılan karalamalara dair sert bir açıklama yaptı. Bence canı en az yanan hatta haftayı karlı kapatan Galatasaray (aleyhine verilmeyen 2 net penaltı mevcut) ortalığı birbirine kattı, taraftarları yürüdü, bu lig bu hakemlerle bitmez dedi, CAS'a gidiyoruz dedi (benim bildiğim bu CAS sadece sorunlu transferlerle falan ilgileniyo ama), resmi sitesinden muhtıra yayınladı, Lincoln' ün kartına itiraz etti (bence doğru karar olmasına rağmen benim bu ligde kırmızı kart görmemesini halen anlayamadığım 4 oyuncudan birisidir her pozisyon yerde 1-Lincoln 2-Song 3-Mercimek Baki 4-Sarbi) ama sonuç ret ve 100.000 küsür para cezası. Beşiktaş itiraz etmedi bildiğim kadarıyla zaten etmesinlerde her maç statlarının kapatılması lazımken hep bir uyarı alıp yırtıyorlar bildiğim kadarıyla bu sene 6 tane uyarı aldılar, Kayserispor taraftarı yürüdü hakkı yenen biziz diye, Ankaragücü bizi yiyemezsin yesende sindiremezsin tarzı bir pankartla yürüdü, Eskişehirspor' da en çok hakkı yenen biziz dedi, ama mesela Büyükşehir Belediye açıklama yapmadı hakkımız yendi diye, haksız yediği 2 kırmızı kart için gerçi Tjikuzu galiba küfür etmiş ama gene de haksız adamı resmen dövdüler. Baktığın zaman herkesin hakkı yeniyor o zaman akla şu soru geliyor kime çalışıyo bu federasyon ve MHK. Lider Sivas' a baktığın zaman 2 hafta önce Kayseri maçında doğrandı, belki Trabzon' un hakem şansı yanında ama ben hakemlerin kasıtlı yaptığına inanmıyorum, tamam Anadolu' dan bir şampiyon çıkarmak istiyorlar ama bence sorun değil çıksın lige renk gelsin bıktım be bir Fener bir Cimbom 1o yılda bir de Beşiktaş. Benim tahminim bu sene ligi Trabzonspor' un ve kupayı da Fenerbahçe' nin kazanacağı yönünde. Bu haftanın maçları ile ilgili tahminlerim ve yorumlarım:
Fenerbahçe-Hacettepe: Taraftar baskısı nedeniyle Fener kazanır ama gene kan getirirek aksi bir skorda rivayetlere göre mendiller hazır.
Antalya-Galatasaray: Ağlamayana meme yok mantığı ile banko GS hatta Antalya bu maç doğranır.
Beşiktaş-Trabzon: Beşiktaş alır
Ankaragücü-Gaziantep: Berabere biter, Ankaragücü de tepkili hakemlere hatta antep öne geçer ilk başta sonra doğranır.
Eskişehir-Gençlerbirliği: Eskişehir alır onlarda bayadır dertliler hakemden
Ankaraspor-İ.B.B: Banko Ankaraspor büyük takımı yenen küçük takım ertesi hafta %100 puan kaybeder hatta en az 2-3 yer. (Bknz: blog tarihimdeki ilk yazılarımdan biri)
Denizli-Konya: Beraberlik
Kocaeli-Kayseri: Kayseri' yi geçen hafta biçtiler bu hafta rahat kazanır
Bursa-Sivas: Trabzon' un puan kaybedeceğini düşündüğüm için Sivas' a da bu hafta puan kaybettirirler ki lig renkli hale gelsin

10 Şubat 2009 Salı

Benjamin

Cumartesi günü gittiğim The Curious Case Of Benjamin Button' un halen etkisindeyim kendime gelemedim her sorana söylediğim şey son 10 yılda seyrettiğim en iyi filmlerden birisiydi, 3 saat olmasına ve durağan bir konu olmasına rağmen zamanın nasıl geçtiğini kesinlikle anlamadım ve filmin bitmesini istemedim. Film çıkışında Tabakov' la şu diyalog geçti aramızda sence hangisi için daha zor erkek için mi kadın için mi. Bence erkek için daha zor çünkü tüm sevdiği insanlar ölüyor, kesinlikle düzenli bir hayatı olmadı, ailesi olmadı (bizde böyle bir çocuk olsa adı KADER falan olurdu heralde, anneyi öldürüyo falan :)) ); kadın açısından ise Tabakov' un dediği elinde adam çocuk olarak elinde ölüyor. Böyle bir sonda aklıma hemen Titanic geldi ben şahsen o adamın yaptığını yapmam ve çıkarım o tahtaya dedim orda konu kapandı. :)) Ve bugün son 10 yılda bende iz bırakan ve çok beğendiğin filmler listesi yapmaya karar verdim. Liste aşağıdadır yalnız numara vermeye kıyamadığım için numarasız ve karışık halde yazıyorum (yalnız mutlaka atladığım filmler olucaktır yorum yazan olursa eklerim):
-THE CURIOUS CASE OF BENJAMIN BUTTON
-The Lord of The Rings
-Requiem for a dream
-Batman the dark knight
-Memento
-The Pianist
-Sin City
-Gladiator
-Donnie Darko
-Snatch
-V for Vendetta
-Little Miss Sunshine
-A Beautiful Mind
-Der Untergang
-Eternal Sunshine of the Spotless Mind

6 Şubat 2009 Cuma

Sokak Futbolu Terminolojisi

ATAN ALIR: Mahalle maçları genellikle caddelerde veya bahçelerde yapıldığı için topun kaçma olasılığı olan çok yer vardır. Top bir yere kaçtığında topu kaçıran takımın rakibi takım hemen,"Atan alir" der. Top onların sahasında auta çıkmış oldugu halde karşı takım topu almak zorunda kalır.

ELIN AVANTAJI OLMAZ: Takımlardan biri ataktadır. Defans oyuncusu topu elle keser fakat pozisyon devam eder ve gol olur. Golü yiyen takım el var diye mızıldar. Karsı takım, "Avantaj olmaz." der. Hemen akabinde kaleci "Ulan elin avantajı olmaz." diye haykırır. Bir yere varılamaz.

ADAMIN GOL DİYO: Gol atılır fakat yiyen takım saymaz. Hep bir agızdan "Direk ulan." diye anırmaktadırlar. Fakat içlerinden biri, "Gol abi." der. Karsi takimdan bunu duyan biri direk atlar ve, "Ulan adamın gol diyo." diye serzeniste bulunur. Gol sayılır, adam dövülür.

ABANMA YOK: Genelde küçük çocuklar arasında yaygındır. Kaleciler abanma yok derler. Aralarından yasça büyük olanı "Lan karimisiniz." dese de abanma olmaz.

GÖNÜL ALMA: Büyüklerle küçüklerin ortak oynadıgı maçta büyüklerden biri gaza gelip küçük bir çocuga sert girince direkt penaltı olur. Nerede olursa olsun. Küçük çocuk sevilen bir simadır ve faulü yapan abidir. Penaltı kullanılır, genelde gol olmaz.

SAĞLIK ÖNLEMLERI : Bazen top insanın pek münasip olmayan bir tarafına gelir, herkesin reaksiyonu aynıdır: "İşe işe!." Uygun araziye işendikten sonra maça devam edilirdi.

TOP KURTARMA OPERASYONU: Top zırt pırt araba altına kaçar. Böyle durumlarda, sahadaki en çelimsiz ve en hop-zıp kişi, en iri kişi tarafindan topu almaya gönderilir. Arabanın altına kaçan toplar tam ortasinda durur bazen, kimse yetişemez oraya. Bu sefer tas atma ve sopayla itekleme faslı baslar. Arabanın egzozuna vurulan birkaç darbeden sonra top yuvarlana yuvarlana çıkar bir taraftan; artık kosarak maça geri dönme zamanıdır.

GOL DİİL OĞLUM BEL ÜSTÜ : Minyatür kale maçlarda elle tutulmasına engel olunmak için getirilmiş bir çözümdür ancak bel üstü gibi kişiden kişiye degişen ve ispatı zor bir kriter getirdiği için nice kavgaların çıkmasına, nice başların yarılmasına sebep olmuştur.

Aklına başka gelen varsa söylesin...

İslam Çupi

Toprağı bol olsun, nur içinde yatsın...

"Fenerbahçe Cumhuriyeti ortalıkta yoksa, Türkiye yoktur, futbol yoktur, bolluk yoktur, insanlar yoktur, canlılar güç nefes alır ve bu ülke kısa süre sonra yaşayan yer olmaktan çıkıp, mezarlık olur. Fenerbahçe büyüklüğü ne şampiyonluk büyüklüğü, ne kupa büyüklüğüdür. Onun büyüklüğü başka bir büyüklüktür işte, adı konamaz"
"Şampiyon olmak mümkün, Fenerbahçe olmak imkansızdır"

3 Şubat 2009 Salı

Dalya

Evet artık bizde bir Aykut Kocaman, Hakan Şükür, Sergen Yalçın' ız. 100' ler klübündeyiz daha nice dalyalara ONS. ( biliyorum bu yazıyı sen yazıcaktın ama bir şeye sinirlendim çok bknz: aşağıda )
"PFDK, Fortis Türkiye Kupası'nda 27 Ocak'ta oynanan Galatasaray-Sivasspor maçında, taraftarının neden olduğu kötü ve çirkin tezahürat nedeniyle, eylemin kupa kategorisinde ilk kez gerçekleştirilmesini de göz önüne alarak sarı-kırmızılı kulübe 40 bin TL para cezası uyguladı. Aynı maçta taraftarının neden olduğu saha olayları nedeniyle 5 bin TL daha para cezası verilen Galatasaray, toplam 45 bin TL para cezası almış oldu."
İnanamıyorum bugün git yarın gel demişler resmen 28 Ocak' taki postumda dediğim gibi YAZIKLAR OLSUN...

Umut

Gazetelerde "Atletico Madrid Javier Aguirre' nin görevine son verdi" haberini görünce çok sevinmiştim. Aragones' in hem futbolculuk hem de antrenörlük dönemlerinde zirve yaptığı takım olan Atletico hocasını yollamıştı. Aragones' in 70 senede kazandığı kupa sayısı 13 bunlardan 5 tanesi oyuncu iken 8 tanesi antrenörlük döneminde kazanılmış. Oyuncuyken kazandığı bütün kupalar Atletico' da oynarkenki dönemden, teknik adam olarak kazandığı 8 kupanın 6 tanesi gene Atletico, 1 tanesi Barcelona diğeri ise İspanya ile kazandığı Avrupa Şampiyonluğu.
Bizim yerel basın hemen yazdı, "Atletico Aragones' i aradı" " Aragones kurtar bizi" gibi. Dedim ki kendi kendimi Ergenekon, Susurluk tarzı bir olay olsa veya en kötü eski zaman transfer taktiği olan hülle yoluyla bu transfer gerçekleşse. Hem adam memleketini özlemiştir hem de Avrupa Şampiyonu olursam hacı olucam 300 km. yürüyerek gidicem (sanırım Madrid-Compostela ONS biliyosan yorum yaz...) demişti ve bildiğim kadarıyla halen yürümedi. Fakat Atletico hocasını buldu haberi beni yıktı fakat haberin devamını okuyunca umutlarım önümüzdeki sezon için devam etti. "Atletico Madrid'te teknik direktörlük görevine Abel Resino getirildi. Resino'nun, Atletico Madrid ile olan sözleşmesi sezon sonuna kadar geçerli olacak. "
Bu haberlerin üzerine resmi(yetsiz) sitemizden "Aragones' in arkasındayız, uzun yıllar çalışmak istiyoruz " tarzı bir açıklama gelirse bu iş bitmiş demektir, hadi resmi site yalanla bizim blogu da yollayalım el birliğiyle...