23 Aralık 2009 Çarşamba

Noel

Yine aylardan Aralık, yarın ayın 24'ü yani Noel, söz verdiğimiz gibi yarın yemek yiyeceğiz fakat anlamı olmayacak, hediye olmayacak, mumlar yanmayacak, kısacası sen olmayacaksın ve ilk defa senin evin haricinde bizim evde yapacağız, ekip gene aynı olacak fakat geceyi şenlendirecek bir noel baba olmayacak...

RIP noel baba&noel anne

19 Kasım 2009 Perşembe

Cemal Nalga olayı


Çok yazıldı, çizildi ama bu son noktası oldu...

16 Kasım 2009 Pazartesi

Hint kulesi

Dun gece eve dogru yuruyorum, saat 11 civari, yolda 2 tane 25 yaslarinda hintli cocuk durdurdu. biri hint fakiri kadar zayif, bakimsiz, gandhinin saclisi, digeri ise hint okuzu kadar iri ama iri olanin kafada kukulatali bir bere.. tip tam selcuk erdem karakteri, burun falan..acayip komik, neyse;

bakimsiz hintli - excuse me, hello, excuse me (hint aksaniyla okuyun lutfen)
ons - oui? (fransizca cevap;)
b.h - (panik icinde) do you know eyfer tower?
ons - (ne lan bu panik, bisey mi oldu kuleye acaba diye meraklandim.. ayrica soruya gel, paristeyiz a.q, diger yandan da ulan biliyorum dersem, bu da 'ehehe sana girsin' tarzi turk sakasi yaparsa agzina oturturum diye dusunerek) yes, i do. what about it?
b.h - how do we go there?
ons - ok, now you tur..... (cumlem iri hintlinin zayifa attigi tokatla kesilir. sisman bakti fakir olan konuyu baglayamayacak, kendini tutamaz.. )
iri.hintli - no no my friend, shut up stupid!(tokat tam burda geldi) we want girls, nude girls, how do you say, sitiriptiz, pole dance.. do you know? chicks, woman.. (salyalar sacarak)
...
..
.
eyfel kulesinden nereye bagladilar, meger adamlar kendileri kuleyi kurmus, eyfelden giriyolar muhabbete:)

sonrasinda garibanlara bir iki yer soyledim, yol yordam ogrettim postaladim gecenin karanligina dogru..
ps: cebinde kuleyle gelicek olan varsa, bir iki adres var rahat olun;)

10 Kasım 2009 Salı

Armistice day

Yani ateskes gunu diyebiliriz. Remembrance day de deniyor bildigim kadariyla.
Birinci dunya savasinin sona erdigini resmilestiren, itilaf devletleri ile almanya arasinda 11 kasim 1918 tarihinde imzalanan ateskes anlasmasinin kutlandigi gun. Fransizlar da yarin bu zaferi tum ulkede ve yavru vatanda sevincle kutlayacaklar. Bize de is yok yarin, yatis.
Benim icin onemli olan nokta ise, bugun bir fransiz elemanla yaptigim konusmanin, yillardir sikilmadan dile getirdigimiz bir klisenin sadece bize ait olmadigini ogretmis olmasi, buyrun;
(f.e=fransiz eleman)
F.e: mudur, yarin calismiyoruz, kutlamalar var biliyosun dimi?
Ons: hafiz, tatil konusunu hic atlarmiyiz ya, tabi ki biliyorum..
F.e: her boku da biliyosun, turkiyede de kutluyormusunuz bu zaferi?
Ons: ??????
F.e: haa, pardon, almanya yenildi diye siz de yenik sayilmistiniz dimi, dogru..
Ons: ......fatal error..

9 Kasım 2009 Pazartesi

Istedigin kadar metro yap..

Pazartesi gunune onemli bir toplanti ayarlamisim. Sehrin taa oteki ucunda, daha once gitmedigim bir bolgedeki ofiste. Gerci sehire zaten yeni gelmisim ve sagi solu yeni anlamaya basliyorum. Neyse, ofise ulasim planini kafada bitirmisim, normal sartlarda yarim saatte giderim, pimpirikli halimden oturu en az 15dk erken orda olmam gerektigi icin toplamda 45dk once ciksam, zaten metroyla gidicem trafik yok bisey yok, bir sorun cikmaz.
Nah cikmaz!

Normalde 5dk da bir gelen treni tam 8dk bekledikten sonra istasyona geldigimden beri kesilmeyen anonsa kulak verme zamani geldigini anladim ve zayif fransizca decoderim grev kelimesini aninda yakaladi..

Arkadasim, pazartesi gunu grev mi olur?
insanlar ise gidicek,
cocuklar okula,
hastalar hastaneye,
yaslilar ne biliyim pazara gidebilir..
ayrica metroda neyin grevi, otobus soforunu anlarim, taksi soforunu anlarim, belediye iscisini anlarim, hepsine yeri geldiginde 'abi sizin isiniz de zor valla' demesini bilirim de; zaten ayni hatta bir assa bir yukari gidiyosun, yol ayni, makina ayni, ortam ayni, gaza bas frene bas, bir ileri bir geri, neyin pesindesin..
hic anlatmaya da kalkma, pasif turk e bunu hayatta kabul ettiremezsin..

French kiss

Hemen sapikca bir post beklemeyin basliktan. Kastettigim sey umdugunuzun aksine, fransiz kadinlarinin 2 yanaktan yaptigi selamlama opucugu.
E ne var ki, biz de selamlamak icin 2 yanaktan operiz, hem erkekleri bile operiz demeyin. Bu baska. Soyle acikliyim, calisma arkadaslarim arasinda 15 tane falan kiz var ve hergun istisnasiz sabah-aksam opusme halindeyiz. Gunaydin mucx mucx, yarin gorusuruz mucx mucx.. arkadas ne opusme manyagimissiniz, insan her gun gordugunu sikilmadan oper mi ya? hem opme de bizde ki gibi yalandan yanak tokusturma degil, bildigin sulu sulu.. yani turk olsam 'aha bu kiz bana kesin vercek, yol yapiyo' diye yorumlicam. neyse, sikayetciymis gibi gorunmek istemem..

Uzun suredir bloga pek ugramiyordum, aslinda cogu kisisel bloga ugramiyordum, bir kabak tadi vermisti ama recent ortam degisikligim(recent kelimesinin tek kelimelik turkce karsiligi olmamamasi ne aci) hem turkce kullanma ozlemi yaratiyor hem de dikkatimi ceken tuhafliklari(sana-bana tuhaf, gavur takilmiyor bunlara) paylasmak istegi doguruyor. Bundan boyle fransa temali yazilarla devam ederim bir sure.

2 Kasım 2009 Pazartesi

Yolun Açık Olsun


Cumartesi günü itibariyle ONS efendiyi belirsiz süreli sözleşmesi gereği yeni ikametgahı olan Fransa'nın Paris beldesine uğurlamış bulunmaktayız. Kezman'a selam söle benden demek isterdim ama onu da yolladılar o yüzden kimseye selam söleme benden...

19 Ekim 2009 Pazartesi

Nefes

Film hakkında çok yazan çizen olur, ben şahsım adına beğendim ve tavsiye ederim, özellikle filmi alıp götüren Yüzbaşı Mete takdire şayan bir oyunculuk göstermiş.

Tıpki Inglourious Basterds'da Colonel Hans Landa'nın filmi alıp götürdüğü gibi...

15 Ekim 2009 Perşembe

03.10.2009


Evet efenim başlıktaki tarih itibariyle sigarayı bırakmış bulunuyorum neden daha önce yazmadın diye düşünen olursa bir terslik olur kimseye ayıp olmasın diye yazmamıştım. İnşallah geri dönüş olmaz.....

23 Eylül 2009 Çarşamba

Ya bu ne şimdi

Ya oldum olası basındaki Fener düşmanlığına sinir olmuşumdur ama bakıyorsun her geçen gün daha da artıyor. Şu haberi görünce tansiyonum zıpladı gene:

"Ligde 6 maçta 12 golde kalan F.Bahçe, Antalyaspor maçıyle birlikte çift forvete dönmeye hazırlanıyor"
Ya bu nasıl saçma bir haberdir arkadaş ya inanılası değil olay GS daha çok gol attı, yani GS daha başarılı imajı çiziliyor tamam adamlar 19 atmış ama 5 tane de yemiş ne yani şimdi onlar için de şöyle mi yazmak lazım :
"Ligde 6 maçta 5 gol yiyen G.Saray, xx maçıyle birlikte 3 stopere dönmeye hazırlanıyor"
Veya BJK versiyonu şöyle mi olmalı:
"Ligde 6 maçta 3 golde kalan BJK, XXXX maçıyle birlikte 6 forvete dönmeye hazırlanıyor"
Beyler biraz ciddiyet ama ya yazmak için yazıcaksanız çekilin biz yazalım oralarda!!!!!

18 Eylül 2009 Cuma

Fenerbahçe-Twente

Maç öncesinde bu maçın berabere biteceğini düşünüyordum neden olarakta tüm dünyada kullanılan, yoğun maç trafiğinde oyuncuların dinlenmesini sağlayan rotasyon olgusunun Fenerbahçe'de olmaması ve Daum'un kafasındaki 11'den asla vazgeçmemesi gibi sebeplere bağlıyordum. Bursa maçında ilk 11 de oyuna başlayan ve bence çok iyi mücadele eden hatta Emre'nin yokluğunu hissettirmeyen Mehmet Topuz'un Kazım'ı yedeğe gönderebileceğini düşünüyordum ama ilk 11'ler açıklanınca saçmaladığımı farkettim. Transferi yapmış olmak için yapmanın benim açımdan hiçbir önemi yok, taraftarı kandıralım, kombine-forma satalım, sidik savaşından galip çıkalım vs.vs. Zaten kombine döneminde geçen sezonki başarısızlıklara rağmen 20-25.000 kombine sattın ve zaten bu kadar kombineyi her sezon alabilecek potansiyel bir taraftarın var. Birinci önceliğin yedek kulübesini kuvvetlendirmek ise ona göre transfer yap sen gidip Mehmet Topuz ve Özer Hurmacıya yaklaşık 15milyon Euro para harcıyorsan ya oynat ya da bu adamları alma, 15 milyon Euroluk 6-7 tane Türk oyuncu al orda oturt.


Maça gelirsek ilk 10-15 dakika takım iyi başladı, pozisyon buldu fakat gol atamadıkça adamların direnci arttı maşallah hepsi de kapı gibi çocuklar, sol kanatlarında 15 numaralı çakma Celil tipli adam muazzam oynadı gerçektende bir ara baktım Gökhanla Kazım'ı bir sağa bir sola yatırıyor, üstüste çıkartıyor, neyse geçtim buraları. Değişiklik için Herr Daum'un uğurlu dakikaları olan 60-65 arasını bekliyordum ki efsanevi değişikliklerden birisi geldi dk.64 R.Carlos (verin plaketini teşekkür edin gönderin Brezilya'da scoutluk yapsın) -Mehmet Topuz. Ben Kazım efendi çıksın artık derken adam hala oyunda, sevemiyorum seni kusura bakma. Neyse sonra Mehmet Topuz'un güzel frikik golü ondan sonra 2 tane haybeden gol yenilgiyle başlandı.


Kaleye gelen 3 topun 2 sinin gol olması gerçekten kötü fakat Volkan'ın ilk yediği gol bana Rüştü'yü hatırlattı,
Defansa gelince evlere şenlik zeki bir takım geçen sene bize Kayseri'nin Kadıköyde yaptığını yapabilir ve takla manyağı olabilir, Lugano-Bilica ikilisinin hiçbir uyumu yok bir pozisyonda kafa topuna sen mi çıksan ben mi çıksam derken çarpıştılar İNANAMADIM!!!!! Bu kadar hata yapan bir ikiliden birini kesmesi lazım ikisi de durmadan uzun top çıkartıyor hem isabetsiz hem tutabilecek kimse yok, Gökhan Gönül garip napsın elinden geleni yapıyor adam ama önünde oynayanda iş yok, bütün maç adamı elleriyle koşturuyor pasta vermiyor ondan sonra 80metre geri koş ulan Kazım adamı Usain Bolt mu sanıyorsun beeee
Orta sahaya presi koydun mu bitiyor ve iş defanstan top çıkarmaya kalıyor, Emre sezona çok iyi girdi ve bence dünde gayet iyi oynadı, benim için orta saha topu tutan, pas yapan, golü hazırlayan bölgedir fakat bizde maalesef böyle değil, Christian iyi fakat sadece bir kesici ve tek topçu, Dos Santos ile ilgili şüphelerim her geçen gün armakta,
Forvete gelince ne desem bilemiyorum Guiza kesinlikle efsunlu, kara büyü var
Taraftar, her boku çok iyi biliyorsunuz dimi, durmadan ıstıklayın a.q. guizaya saçma sapan pası atanı değil tutamadı diye adamı ıstıklayın aferin size.
-Herr Daum'un maç sonu yaptığı saçma açıklama
“Kendisine haksızlık yapılıyor. Hem Bursa'da hem de burada çok koştu. Gökhan ile Kazım sağ kanatta mükemmel işler yaptılar. Umarım basın mensupları ve medya burada Kazım’ın iyi yaptığı işleri de görür. Herkesden Kazım’a destek olmasını istiyorum. Taraftara sesleniyorum, Kazım’ı desteklemek gerekiyor. Kazım’dan elbette daha fazla iş bekliyorum ama daha fazla beklerken ona nasıl destek vereceğiz, onu da düşünmeliyiz”




14 Eylül 2009 Pazartesi

Are you referee?


Sen nasıl bir hakemsin hadi ben anlayamadım, ama sana hakemliği öğretenlerde de hayır yokmuş senin 2 boy büyüğün olan Metin Tokat'ın şu yorumu bile yeter neden senin böyle olduğuna:

"Lugano’nun karşıdan kayarak Yenal’a yaptığı rakibinin sağlığını tehlikeye sokan hareketinde kartın rengi kırmızı olmalıydı."

"Deniz Çoban başarısız bir yönetim sergiledi"

Ne başarısızlığı be ilk 30 dakikada 4 tane sarı kart mı çıkar yuhhhh bu bile bir başarı...

11 Eylül 2009 Cuma

Son 1 hafta

1 Haftadır yazıcam yazıcam diyorum bir türlü denk gelmedi ve kümül halde yazmaya karar verdim:
-Eurobasket 2009 başlamadan önce bu takımdan hiçbir şey olmaz diye düşünüyordum, Litvanya maçı öncesinde Ömer Onan'ın oynamayacağını duyunca fark yeriz, bu grupta averaj takımı oluruz dedim ama çok iyi oynayıp kazandık, Bulgaristan maçı beklediğim şekilde geçti bir süpriz olmadı benim açımdan, Polonya'ya yeniliriz seyirci+hakem baskısı yüzünden ama onları kendi silahları olan uzun rotasyonu daha doğrusu Ömer Aşık'la vurduk. Şu an için çok iyi gidiyoruz Cumartesi İspanya'ya kaybetsek bile sıkıntı olmaz ama olurda yenersek büyük ihtimal çeyrek finali garantileriz.
-Geçen sezon basket finalinde şampiyonluğu elimizden alan Sinan Güler bu turnuvada muhteşem bir görüntü çiziyor, şu takımdan kimi istersin deseler 1 numaraya Sinan Güler'i 2 numaraya da Ersan'ı yazarım hiç düşünmeden
-Yaşanan sel felaketi gerçektende ne kadar zavallı bir yönetim tarafından yönetildiğimizi, daha doğrusu yönetilemediğimizi, yaşanan hiçbir kötü olaydan ders alınmadığını göstermekte. 31 kişi ölüyor ölenlerin suçu, doğa intikamını aldı gibi açıklamalar yapılabiliyor, Melih Gökçek ise alt katta oturanlar komşularında kalsın sel olabilir diyor oldu zaten herkes birbirini misafir etmek için can atıyor, açıklamaya bak inanılmaz ve bu adam 15 yıldır belediye başkanı.
-Ankaraspor PFDK'ya sevkedildi böyle bir olay zaten ancak Türkiye'de olabilecek türden, bekleyip görmek lazım çıkacak sonucu,
-Dünya Kupasında yokuz, Çarşamba akşamki maçtan sonra bu artık netleşti bence ve artık milli takıma o mevkiyi kaldırabilecek, kişisel egolarından çok takım olgusunu yerleştirecek, o koltuğa yakışan, beni, seni, onu daha iyi temsil edicek birinin geçme zamanı gelmiştir ve geçiyordur. Şurada yazmışız daha önce

31 Ağustos 2009 Pazartesi

Yazış teknikleri

Yer: Şirket Yemekhanesi
Tarih:Bugün
Saat:12:05
Konu:Yazış teknikleri
Taraflar:1975 doğumlu bir balta ve doğum tarihi belli olmayan 19-20 yaşlarında genç bir kız

Öğlen yemeği için bulunduğum yemekhanede bugün istemeden(!!!) kulak misafiri olduğum diyalog aşağıdaki gibidir, yorum siz değerli okuyucularımıza aittir:

Erkek: ben kaç yaşındayım biliyor musun?
Kız:Hayır bilmiyorum, kaç yaşındasın?
Erkek:Sence kaç yaşındayım?
Kız:Bilmiyorum söleseneeeeee (2-3 kere oldu bu diyalog en sonunda yeter lan söle işte dicektim.)
Erkek:34 yaşındayım
Kız:İnanmammmmm
Erkek: Valla 1975 doğumluyum yani 34 yaşındayım
Kız:Ayyyyy inanmıyorum hiç göstermiyorsun
Erkek: Gerçekten mi?
Kız: Evet (Gerçekten mi?-Evet korelasyonu da 3-5 kere oldu )
Erkek:(İnceden yazma eğilimi başladı) Sen 19 yaşındaydın dimi?
Kız:Evet
Erkek: Bence 19-20 yaşındaki kızlar kendilerinden büyük erkeklerle ilişki yaşamalı, kızlar erkeklere göre daha olgun oluyor, ayrıca bende 19-20 yaşında gibiyim hiçbir farkım yok onlardan, mesela sen 19 yaşında bir erkekle mi birlikte olmayı tercih edersin kendinden büyük bir insanla mı?
Kız:Kendi yaşıtlarımla pek olmuyorrrrr zatennnnnnn (nnnn de anlamsız bir vurgu bardağı fırlatasım geldi o anda)
Erkek: Dediğim gibi benim onlardan hiçbir farkım yok, ama şöyle bir sıkıntı var benim açımdan ben şimdi 19-20 yaşında bir kızı ailesinden istemeye gitsem ailesi vermez bu adam diye
Kız: Hhehehahhhahrhheheheheh (gerizekalı)

TOZ daha fazla dayanamayarak yemekten gözünü ayırıp 1975'li baltaya bakar, balta da ona avını yakalamış öküzzz gibi bakar ve TOZ içinden senin taaaaaa diyip yerinden kalkar, arkasına bile bakmaz...

28 Ağustos 2009 Cuma

Fenerbahçe-Sion

Turu ilk maçta %90 geçmiş olmanın verdiği rahatlık ve laubalilikle başlayan mücadelede 2.nci dakikada Sion defansının yaptığı denyoluk sonucunda Dos Santos'un topu kapıp golü atmasıyla herkes bu maç 5 olur 10 olur diye düşünüyordu. Biz ise Dos Santos'un topu kaptığı pozisyonu tam olarak göremedik nedeni ise arkamda oturan ONS'dan çekirdek alıp bir yanımda oturan Kanga ve diğer yanımda oturan Gömer'i besleme isteğimdir :))) Neyse çekirdeğe devam ederken yok böyle bir gol tarzı bir gol yedik, eskiden duran top canavarı bizdik ama artık her duran top bize sıkıntı yaratıcak gibi görünüyor, orta geliyor adam 800 kişi arasından zıplayıp kafayı vurabiliyor bizimkilerde yukardaki martıları seyrediyor. Neyse olur dedik derken canı sıkılan Volkan çıktı ortaya zeka kokan penaltısı ve hakemin vermediği kırmızı kartı ve CHABAB'ın golü. Bu golün üstüne göz göze gelen bizler hep bir ağızdan Busted, Fucked Up olduk derken Kazım Kazım'ın akıl kokan penaltı olmayan penaltısı geldi. Burda işin ilginç noktası bu Kazım'ın aptal sümüklü çocuk hareketleri ben atıcam diye topa koşuyo, Semih bi sitir diyo, elinden şekeri alınmış çocuk gibi oynamıyorum diyor, oynamazsan oynama lale hayret bişi ya. Bu dakikadan sonra canı sıkılan taraftar devreye giriyor ve düne dair tek güzel şey taraftardı gerçekten müthişti, görülmeye değerdi.
Christian kafayı kestirince Alex gibi olmuş, hatta Alex zanneden bile oldu, bu takımda Emre veya Alex'ten biri yoksa bir daha o maça gidilmez bunu farkettim bir kez daha. Taraftarda anlamadığım bir diğer nokta ise Selçuk ve Uğur'a yapılan tepki, tamam Uğur pek topçu diil yetenekleri kısıtlı ama bu mudur, son bir sözde Daum'a dakika 20'de 2 oyuncu değişikliği yapardım ben sen nasıl 75 dakika dayandın ve peki Özer'i 89'da oyuna alınca eline ne geçti????

26 Ağustos 2009 Çarşamba

Rezalet

Pazartesi akşamının özeti tek kelime ile rezalet, maç içi,sonu yaşananların tek açıklaması budur. Bu ligde Diyarbakırspor'un bana göre yeri yoktur, haketmiyorlar ve çok merak ediyorum kaç maç ceza alacaklarını, sahaya atılmayan madde yoktu, sadece elektronik eşya (buzdolabı, çamaşır makinesi vs.) atılmadı. Provakasyon diyorlar olabilir ama sadece İstiklal marşını ıstıklamaları bile bence bu ligde yerleri olmadığını gösterir...

19 Ağustos 2009 Çarşamba

Coming Next


Fringe

Bu akşam son bölümünü seyretmeye kıyamayacağım dizi neyseki geç tanıdık 2. sezon Eylül'de başlıyor. ONS bu olay tam bir FML.









14 Ağustos 2009 Cuma

Dalga Geçmek

Kesinlikle dalga geçiyorlar 55 TL lik bilet fiyatı üstüne herkes s.gitsin kombinesini alsın diyor bir bakıma haklı bir bakıma haksız bir durum neyseki kombinemiz var çok şükür böyle dertlerle uğraşmıcaz ama sıkıntılı bir durum...

14 Temmuz 2009 Salı

Sezon başları

Oldum olası sezon sonlarını hiç sevmem bunun birkaç nedeni vardır:

-Fenerbahçe'yi severim ve hep yanımda olsun isterim,
-Futbol denen olayı severim,
-Transfer haberlerini hiç sevmem.

Kendimi hep eğitmeye çalıştım adam imzayı atana kadar inanma, fazla gazete okuma ama işte öyle olmuyor. Aziz Yıldırım 15 Haziran'a kadar transferi bitiricem dediği için bunların hiçbirini yapamadım bu sezon arasında. Bugün tarih 14 Temmuz yani 1 ay geçti ve halen takımda eksiklikler var Herr Daum 2 transfer daha yapıcaz diyor - ki bence 3 lazım, ön libero, sol açık, forvet- biri %99.9 ön libero, diğeri ise forvet olur diye düşünüyorum. Takım Almanya kampına gitti Guiza efendi meydanda yok, 30 Temmuz da ön eleme maçı oynanıcak ve tahminim 2 sene önceki gibi ilk turun sonuna yetişicek bu transferler (bknz:Deivid, Kezman). Yöneticiler hep konuşuyor sezon ortasında gelecek sezonun planları yapılıyor, transfer listeleri belirleniyor hani nerde hocam adama sormazlar mı? Bu dediklerini yapan insan zaten Türk olamaz, yurdum insanı son dakika hareketlerini sever beni kimse ikna edemez Beşiktaş 2008 yılından beri Ferrari'yi izliyor diye mesela. Türkiye'de transfer ÖSS sistemi gibi yürüyor puanın 100 ise 150'lik üniversiteleri en yukarıya yazıyosun ya tutarsa diye sonunda da ya 102lik üniversiteye ya da 99 luğa giriyorsun o yüzden Ferrariler, Josico'lar, Diatta'lar geliyor. Neyse konu dağılmasın başa dönelim bu sene camia büyük beklenti peşinde çünkü geçen seneki transferler kimseyi tatmin etmedi yazılan isimlere bakınca insan yuh diyor hatta şizofrene bağlayıp resmi siteyi kontrol ediyor klüp yalanladı mı diye haberleri, Roberto Carlos'u yalanladılar Ronaldinho yoldu yoruldum artık bir sene de transferi erken bitirin artık.
Adı geçen isimler:
Hamit
Lucio
Toni
Emana
Nilmar
Poulsen
Ronaldinho
Robben
................................................................
sonu yok daha var ama yeter yazmıcam

7 Temmuz 2009 Salı

Şeker gibi kura.

Biz trabzonu, sivas bizi takip ediyor. Meali: iyi bir Trabzon bizim işimizi kolaylaştırır, raakipler trabzonu yenmeye çalışırsa, bize nispeten yorgun ve demotive çıkabilirler.. tabi burda yine sivas en ballı, raakipleri once Trabzon, sonra fenerle karşılaşıp, sivas karşısına bitik çıkıcaklar.. sivas yine ilk 2 yi zorlar..

Beşiktaşımız ankarasporu takip ederken, beşiktaşımızı kasımpaşa takip ediyor. Meali: Beşiktaşımız bu sene babayı alır.. kasımpaşa süpriz yapabilir.

6s gaziantepi takip ediyor. gs yi ise kayseri takip ediyor. Meali: reykartlı 6s nin napıcaa belli olmaz, ben hüsran bekliyorum. Kayseri de yine uefaya katılmayı zorlar.

Sezon sonu tahminim:

Sivası şampiyon yapmak için fırına verilmiş bir fikstür. Fener ve Trabzon hırpalasın sivas 3 puanı mideye indirsin.

Ayrıca sivas ne zaman seri yakalasa bizden tokadı yiyip düşüşe geçer. Bu nedenle fener belasını uzak tutmak için sezon başına koymuşlar, akıllarınca bizi hazırlıksız yakalıcaklar.

Denizlispor maçı ile sezonu açıyor olmamız ise federasyonun dahi daum a bir kıyağı olsa gerek..

yine Trabzon son maç aq. Kaçıncı sezon oldu bu.

Ama neticede fikstür bizim için fena değil.

Sizlere keyifli seyirler bol çekirdek dilerim mabedde.

3 Temmuz 2009 Cuma

Kariyer Planlaması

Aşağıda okuyacaklarınız yazıdaki kişiler ve firmalar tamamen hayal ürünü değildir... Kıyaslanacak kişi ise Servet Çetin'dir.


Sene 2004 aylardan Temmuz, TOZ başarılı okul yaşantısına son noktayı koyup profesyonelliğe adım atıyor, rakipleri tatil beldelerinde danalar gibi yatarken kendisi o sıcakta ben artık çalışıp büyük adam olmalıyım diyor. İlk adım Big 4'un hemen altında yer alan bir denetim firması. (Neden Big 4 da Big 5 değil diye düşünüyor insan) Servet Çetin bu süre zarfında Fenerbahçe'de oynamakta ama biz onu Denizlispor'dan daha transfer olmamış düşünelim. TOZ burda başarılı bir dönem geçirmektedir tıpkı Servet Çetin gibi ve büyük klüplere göz kırpmaktadır(!!). TOZ askere gidip geri döndüğünde futbola başladığı klüpte devam etmek istediğini açıklar ve transfer tekliflerini reddeder. Fakat elde olmayan sebeplerden ötürü transfer olmak zorunda kalır; transfer olunan şirket o sektörün adeta Fenerbahçe'sidir. Servet'te bu süreçte Fenerbahçe'ye transfer olur. İlk başlarda hem TOZ hem Servet bocalarlar, geldikleri yerlerde adeta kraldılar ama transfer oldukları klüplerde kraldan çok kralcılar olduğunu görürler ve Servet'in kameralara efsane yakarışı gelir: "Çekin, çekin bir yıldız kayıyor" TOZ'da böyle düşünmektedir, çıkışa geçen kariyerlerinde düşüş başlamıştır bu ikilinin Servet Sivasspor'a transfer olur ve tekrar kral olacağı günlerin hayalini kurar tıpkı TOZ gibi ve TOZ'da transfer olur. Ve ikilinin tekrar yıldızları parlar, Servet 500bin Euro'ya geldiği Galatasaray'dan 8 milyon Euro'ya yurtdışından teklif almıştır, artık bu ikili için hedef yurtdışıdır...
Bu arada hedef demişken hedefine çok yaklaşmış olan ONS'u burdan tekrar tebrik ediyorum...

26 Haziran 2009 Cuma

PSG

Paris Saint-Germain seni daha evvel hiç sevmedim, bundan sonra da hiç sevebileceğimi düşünmüyorum hatta küme düş, logondaki Eiffel kulen yıkılsın beter ol, umarım bu sene kombine satışlarında, ürün satışlarında patlar kimse bişey almaz, kadrondaki kendi çapındaki yıldızlarının hepsi bonservizsiz transfer olur (Kezman hariç)...

25 Haziran 2009 Perşembe

Teşekkür...

Resmi site iş başı yaptı ama bu sefer yalanlama yerine teşekkür yazısı eklemişler, gözlerime inanamadım geçen seneki yalanlama hastalığından sonra.

"Profesyonel Futbol Takımımızda geçtiğimiz sezonlarda hizmet veren oyuncularımızdan Yasin Çakmak, İlhan Parlak, Gökhan Emreciksin, Can Arat ve Özgür Çek ile yollarımız ayrılmıştır. Fenerbahçemize verdiği hizmetlerden ötürü adı geçen oyunculara teşekkür ediyor, bundan sonraki futbol hayatlarında başarılar dileriz. "

18 Haziran 2009 Perşembe

Final serisi hakkında

Serinin ilk iki maçını deplasmanda kazanınca bu iş bitti 4-0 bilemedin 4-1 biter dedik bu seri, 3.ncü maçı 16 sayı öndeyken kaybedince 4-2 biter dedik ama tam tersi oldu. Ortada bir gerçek varsa 4-0 olur dediğimiz seride Efes 4-0 ı yakaladı ve seriyi 4-2 kazanarak şampiyon oldu. Kendilerini tebrik ederim daha çok inanmışlardı, daha takım gibilerdi, çok daha iyi ve sert savunma yaptılar ve yabancı oyuncuları seriye damgayı vurdu. Kadro derinliği olarak baktığımızda Fenerbahçe Ülker'de belki daha fazla oyuncu oynadı ama kadro kalitesi Efes Pilsen'in daha iyiymiş. Birde burda unutulmaması gereken bir gerçek varsa giden Solomon ile gelen Solomon arasında dağlar kadar farkın olduğu. Benim şahsi görüşüm eski Solomon son top ustasıydı ama bu seride son top katili oldu. Bir de Tanjevic' in Vidmar gibi bir kalası halen neden bu takımda tuttuğunu bunu geçtim nasıl ilk 5 başlatabildiğini anlamış değilim gerçektende, Semih, Mirsad, Oğuz hatta ve hatta Enes Kanter gibi adamlar varken bu davarı hemen yollasınlar. Fenerbahçe'nin bu seriyi kaybetmesinde ki temel etkenler çok büyük oranda kaçan serbest atışlar, çok fazla top kaybı yapılması, tam saha ve yarı saha presslere bir çözüm bulunamamasıdır. Efes son 4 maç durmadan aynı hamleleri yaptı ama kenar yönetim buna bir çözüm bulamadı. Tam saha press, sert savunma, topu çıkartan oyuncuya ikili sıkıştırma ve 2-1-2 zone press.

Serinin birde psikolojik boyutu vardı, ilk 2 maç sonunda Ergin Ataman'ın hakemler hakkındaki yorumları, Efes Pilsen' li yöneticilerin ortamı germesi, 5.nci maçtaki olaylar, Federasyon'un sadece Rasim'i günah keçisi yapması, Mirsad, Tanjevic'i es geçmesi ve Fenerbahçe taraftarının ya herro ya merro yaklaşımı dünkü maçta hiç istenmeyen ve tasvip edilmeyen bir sonu hazırladı. Bunda tabiikide Fenerbahçe Ülker'in üst üste alabileceği 3.ncü şampiyonluğunun sıkıntısı çok etkili oldu ve bir anda herkes Efes Pilsen'li oldu. Efes Pilsen maçlarını herkes seyretmiştir taraftar kitlesi Efes Pilsen'de çalışanların çocukları, fabrikalarında çalışan personel ve gerçektende basketball taraftarı olanlardır. Bu finalin adı Fenerbahçe -Galatasaray veya Beşiktaş olsaydı durum çok daha farklı olurdu neyseki bu 2 takım en fazla çeyrek final görebiliyor.

Sonuçta Efes kazandı ve şampiyon oldu ama ortada gene bir gerçek var gerçek Efes seyircisi hariç diğerleri gene Anti-Fener formalarını giyip Efes Pilsen' li oldular tıpkı daha önce Inter'li, Sevilla'lı, Chelsea'li, Hacettepespor'lu oldukları gibi ne diyim pes artık hepinize...

Son bir sözde Fenerbahçe seyircisine ve Resmi site editörüne:

Seyirci: Basketball maçlarına gideceksiniz açın biraz Yunanistan, İspanya, İtalya liglerini seyredin nasıl bağırıldığını öğrenin, basketball maçlarında uzun ve ağdalı besteler söylemek yerine rakip baskı altına alınır, ıslıklanır hücuma çıkılırken bizde ise lay-lay-lay hadi be en kötü NBA' deki gibi "Defence Defence" diye bağırın daha iyi. Ayrıca 12.000 kişi varsa sadece 200'ünde basketball forması vardır ben napim orda Alex yazan formayı giden Mrsic yazanı alın eğer gerçektende destekliyorsanız. Çetin Yılmaz çok doğru söyledi bunlar yüzünden artık gerçek basketball seyircisi maçlara gelmiyor çok yazık.

Editör: Ne diyeceğimi bilemiyorum tamam sahaya adamlar girdi, basketçileri tartakladı deme ama hiçbirşey olmamış gibi de Efes yendi şampiyon oldu yazılmaz ki en azından olayları kına.

Ayrıca Ali Koç Aziz Yıldırım'dan sonra başkan ol, yakışırsın gerçektende...

17 Haziran 2009 Çarşamba

17.06 olan bitenler

17.06 tarihinde geçmişte olan olaylar aşağıdaki gibidir:

1631- Tac Mahal'in yapımını sebep olan Mümtaz Mahal çocuğunu doğururken ölmüş,
1882- Igor Stravinsky doğmuş (google bile kapak yaptığına göre önemli biridir )
1885- Özgürlük anıtı New York limanına varmış,
1939- Fransa'da giyotinle son idam yapılmış,
1944- İzlanda bağımsızlığını ilan etmiş ve Danimarka'dan ayrılmış,
1972- Watergate skandalı olmuş
1980- Venus Williams doğmuş,
1982- TOZ DOĞMUŞ,
2007- Gianfranco Ferre ölmüş,

2 Haziran 2009 Salı

Daum

Daum gelir gelmez bilemem ama bildiğim tek şey eğer gelirse artık maçlarda 80.nci dakikadan sonra çıkışa yönelme geleneğini ertelemem gerekeceği çünkü 85.nci dakikadan sonra goller gelir...

27 Mayıs 2009 Çarşamba

Damir Mrsic


Bayraksa bayrak, adamsa adam, bayrak adamsa bayrak adamın kralı...

Yaş olmuş 39 sanırsın halen 29, basketballda jubile var mı? yapanı hiç duymadım NBA hariç ama kesinlikle bu adamı ödülllendirin büstünü dikin, jübile yapın, menejerlik verin yeni nesile örnek olsun çocuğu yaşında gençlerle oynamaya devam ediyor halen...

25 Mayıs 2009 Pazartesi

Transfer

Maraton sözleşmesi sezon sonunda sona eren futbolcular listesi yayınlamış-gerçi liste çok güncel değil ama olsun, liste aşağıda ve bana deseler ki 4 bölge içinde birer kişi seç seçimlerim:
Cudicini, Eboue, Ballack, Owen...

Kaleci : Carlo Cudicini (Chelsea), Albert Jorquera (Barcelona), Leo Franco (Atletico Madrid), Jerzy Dudek (Real Madrid), Pato Abbondanzieri (Getafe), Carlos Kameni (Espanyol), Steve Harper (Newcastle United)
Defans: Emmanuel Eboue (Arsenal), Nuno Valente (Everton), Sami Hyypia (Liverpool), Gary Neville (Manchester United), Lucas Neill (West Ham United), Ryan Taylor (Wigan ), Sylvinho (Barcelona), Curro Torres (Valencia)
Orta Saha : Tomas Rosicky ( Arsenal), Michael Ballack (Chelsea), John Obi Mikel (Chelsea), Ryan Giggs (Manchester United), Robert Pires (Villarreal), Ivan de la Pena (Espanyol), Andy van der Meyde (Everton), Nicky Butt (Newcastle United), Maniche (Serbest), Kevin Kilbane (Wigan), Julian De Guzman (Deportivo La Coruna)
Forvet : Fernando Morientes (Valencia), Daniel Sturridge (Manchester City), Darius Vassell (Manchester City), Michael Owen (Newcastle United), Mark Viduka (Newcastle United), Emile Heskey (Wigan), Henri Camara (Wigan), Ersen Martin (Recreativo Huelva)

21 Mayıs 2009 Perşembe

Son dakika

Hakkında sakat, transfer edilirken de sakattı, spor hayatı bitti artık diyenlere en iyi cevabı klüp doktoru verdi, açıklama aşağıdadır:

"MR sonucunda 2 bölgesinde fıtık başlangıcı bulunan sporcumuzun yapılan son kontroller sonucunda spor yapmasında herhangi bir sakınca bulunmamaktadır. Lakin bench press ve abdominal kas bölgelerini çalıştıran hareketlerde biraz daha sakin olması tavsiye edilmiştir."
Spor kamuoyu bilgisine
İhtiyar Heyeti

Sağlık raporu-2

Alttaki yazımı okuyan spor kamuoyu merak ediyor tabii şimdi bu adamın başka sakatlıkları var mı diye hemen sıralim:
-2 adet kasık fıtığı ameliyatı
-Göz tansiyonu
-Ülser
-Tüm eklemlerde şiddetli ağrı (diz, ayak bilekleri vs. 50-60 yaşında da bu kadar ağrıyordur heralde)
Daha vardı sanki de aklıma gelmedi neyse gelirse yazarız
Spor kamuoyu dikkatine
TOZ

Sağlık raporu

Ünlü sporcu Toz 3 hafta önce yaşadığı şanssız sakatlık sonrasında idman eksikliği olmasına rağmen çok önemli bir maçta takım arkadaşlarını yalnız bırakmamak için iğne ile maça çıktı ve sakatlığı nüksetti. Ünlü sporcuda yapılan doktor muayenesinde ve çekilen standart kontrastsız MR incelemesinde:
-L5-S1 düzeyinde çok hafif derecede diskal bulging bulguları görülmüş, protrüde ve ekstrude herni mevcut değil,
-L4-5 düzeyinde diskal bulging'e bağlı hafif dural basısı mevcut olmuş diğer yüzeylerde dural kese ve kökler serbesttir.
Yani siz okuyucalara anlatmak gerekirse bel fıtığı şu an için yok lakin 2 bölgede de fıtık başlangıcı mevcut. Bugün itibariyle klüp doktoru Piyer Arzuman ile yapılacak görüşme sonucunda konu netleşicek ve sezonu kapatıp kapatmadığı açıklanacaktır.
Spor kamuoyu dikkatine
TOZ

Şov Tivi


Sizi şiddetle, hiddetle, esefle kınıyorum ve yayınlıcanız finalin taa içine s..im diyorum. Nasıl ki sahada mücadele adamın hakkı o kupayı kaldırmaksa benimde hakkım saatlerce seyretmişim o kupanın kalkışını canlı seyredicem ama yok bu dallamalar yüzünden danone, pirelli reklamlarını seyrettik ne diyim allahınızdan bulun. Utanmadan banttan verdiler onu da beceremediler. 2 yıl önce FB-BJK süper kupa maçı sonunda da aynı boku yaptınız maç bitti hemen reklam ayıp be ayıp...

14 Mayıs 2009 Perşembe

(...)


"Bundan sonra önümüzdeki maçlara bakıcaz ..."

Hay seni gidi gözü kör olasıca, boyu posu devrilesice demek geliyor insanın içinden ama sana bunları dersek seni getirenlere, güvenenlere ne demek lazım bilemedim...

17 Nisan 2009 Cuma

Açıklanan ve açıklanmayan cezalar

Olaylı derbinin faturası açıklandı dün; bana göre verilen cezalar az neden derseniz Lugano'ya futboldan ömür boyu men cezası, Semih'e 8 maç, Volkan'a edep (!!!) yerini gösterdiği için de en az 12 maç ceza verilmeliydi. Galatasaray açısından da haksızlığa uğradığı için Emre Aşık'a 2 maç ekstra oynama ve bir maaş ikramiye, Arda'ya abi dediği kişi vurduğu için 4 maç ekstra oynama, 3 maaş ikramiye ve Kıbrıs'ta tüm masrafları Fenerbahçe klübü tarafından karşılanmak üzere 2 hafta tatil izni son olarakta Sarbi'ye İstanbul'un altın anahtarı verilmeliydi çok ayıp.
Bütün hafta yazıldı, çizildi yok efendim Lugano'nun yaptığı kamu suçuymuş, adam öldürmeye teşebbüsmüş adam sadece hatalı benim dediği için 5 maç ceza aldı. (bknz:Hagi hakemi dövdü, sövdü, tükürdü 5 maç aldı zamanında) Lugano' yu çok seviyorum ama sezon sonu gitsin istiyorum yeter yapalım veda klibini yollayalım İtalya'ya, Emre Aşık'la kavgası tatmin etmiyor beni Mexes'in, Materazzi'nin karşısında görmek istiyoruz artık.
Bir diğer lafımda resmi siteye ya o raporu oraya koymanın anlamı nedir ya?? bence itiraz etmicez denmesine rağmen itiraz edilebilecek tek karar Volkan'ın cezası 2 maç yeterliydi bence ki bu hareketin aynısını yapan Runje 1 maç almıştı.
İşin birde parasal cezalar kısmı var Galatasaray'a toplam 80.000-TL Fenerbahçe'ye 81.000-TL nasıl ya bu nasıl bir paradokstur anlayamadım (5.000-TL akreditasyon kartı olmayan kişilerin soyunma odasında yer almasından dolayı, 25.000-TL taraftarlarının ve sporcularının neden olduğu saha olayları nedeniyle takdiren, 10.500-TL takım halinde sportmenliğe aykırı hareket nedeniyle takdiren, 40.500-TL FENERBAHÇE SPOR Kulübünün, neticeten ve takdiren). Neyin takdiri bu anlamadım hiç birini sahaya giren Ardinho nedeniyle ekstra bir ceza yok, Samet'in beyninde patlayan konyak şişesi (!!!!) nedeniyle esktra ceza yok, yakılan meşale atılan şişe, çakmaklar nedeniyle ekstra ceza veya takdiren bir ceza yok ama sen diğer tarafa takdiren 76.000-TL geçiriyorsun hadi bi git allasen ya çok komiksiniz...

13 Nisan 2009 Pazartesi

Galatasaray-Fenerbahçe

Bu maça ilişkin evet ve hayırları yazmak istiyorum:
-Türkiye'nin en büyük derbisi mi? Evet
-Bu derbi olacağı zaman Türkiye de hayat duruyor mu? Evet
-Bu maç öncesi resmi siteler, taraftar siteleri ortamı geriyor mu?Evet
-Ezeli rekabet, ebedi dostluk dediğimiz yalan mı? Evet
-Her maç öncesi bir önceki maçta yaşanan olaylar hatırlatılıp basın eyyamcılığı yapılıyor mu? Evet
-Bu maç öncesi ortamı her zaman geren basın mı? Evet
-Lugano'nun,Emre Aşık'ın, Arda'nın ve Semih'in kırmızı kartları doğru mu? Evet
-Bu 2 takım olmasa bu ligin, kupaların bir anlamı var mı? Hayır
-Bu 2 takımın ilk 2 dışında kaldığı zaman ligin bir anlamı var mı? Hayır
-Şu anda sıralamada ilk 3 takıma bakıldığı zaman insanlar tatmin oluyor mu? Bence kesinlikle hayır
-Sabri'nin kırmızı kart görmemesi doğru mu? Hayır
-Sahaya giren obezit kılıklı yabancı cismin yaptığı doğru mu? Hayır

Her maç öncesi aynı yılın maçı, son 10 yılın en önemli maçı, Var mısın yok musun maçı, asrın maçı, yüzyılın derbisi nedir bu ya bu kadar konuşulursa sahaya çıkan adamda kendini bi bok sanır tabii. Futbol adına yapılan hiçbirşey yok, sadece küfür var, darp var, eyyama çıkmış topçu sıfatında yaratıklar var. Daha dakika 1 eller havada itirazlar bıktık be arkadaş hep aynı ya bir allahın kulu bunlara artık dur desin. Kim haklı haksız diye bakmanın bir anlamı da yok, Emre'nin yaptığı doğrudur Sabri'nin ki yanlıştır diye ama benim düşüncem Sabri samimi bir adam değildir. Kimse kusura bakmasın bu kadar üstüne oynanmaya, küfüre çok iyi dayandı bence. Ligin ilk yarısında ki maçta ortamı geren gene bu şahsiyettir(!!) maç bittiği zaman topu taraftara şut çekende Arda'dır. Maç sonları kesinlikle yorum falan seyretmem dün bu geleneği bozdum oturdum Lig Tv'yi izledim ve futbolcu yorumlarını dinledim en mantıklı konuşan adam kimine göre olayları başlatan Lugano'ya aitti. Evet vurdum diyor ve 21 numaralı futbolcu diyor ya süper bir adam ya adamın adını bile bilmiyor:))) Volkan'ın da bazı haklı olduğu yerler var devamlı küfür ediliyor anamız, avradımız kalmıyor haklı bunda ama arkadaşlık yalan falan bize ne ya senin arkadaşlıklarından keza Uğur Boral'da aynı saçma lafları söylüyor yok dışarda abiymiş içerde küfürmüş e sende et o zaman veya konuşma. Bu noktada sıkıldım ve kapattım sonra GSliler konuşmuş onları bilmiyorum.
Fakat bu maçla ilgili söylenebilecek tek şey camiaları, yöneticileri tarafından kandırılmış ve dönüm maçı, final maçı, kendini affettirme maçı adı altında doldurulmuş futbolcuların ve taraftarın bulunduğu bir futbol resitali (!!!!) seyrettik...

31 Mart 2009 Salı

İş ilanı

Lige verilen milli maç arasında tiraj kaygısı yaşayan spor medyası pazartesi günü gümbür gümbür haberlerle geldi. Futbol camiası yerinden oynamalıydı bu haberlerle ama nedense (!) kimse pek sallamadı. Ben özlemişim şahsen bu spekülasyonları, transfer sezonu açılsa da yıldızlardan yıldız beğensek. ama bi ricam var, bu seneki topçu istihdamlarında aşağıdaki nacizane kriterlerime uygun adaylarla görüşelim..

* 30 yaşından gün almamış
* Büyük kulüplerin forvet(ofans) hattında görev yapmış
* 4-5-1 veya 4-3-3 sisteminde sol uçta görev alabilecek
* Gerektiğinde forvet arkası oynayabilen, içeri katedebilen, şut çekebilen
* Süratli, tercihen sağ ayağını da kullanabilen
* Pozisyonu konusunda bilgili, rakip geçmede deneyimli
* Sıfırda çözüm üretebilen, al da at dercesine orta yapabilen
* Savunmaya da destek verebilecek
* Takım oyununa yatkın
* Sorumluluk alabilen
* Yoğun maç temposuna ayak uydurabilecek
* Dolgun maaş artı prim sistemi ile çalışacak
* Tercihen ingilizce bilen
* En az lise mezunu
* Askerliğini yapmış

Yerel Seçim 2009

Abd seçiminde bile bir iki kelam yazdık, yerel seçimlerle ilgili de yazmak lazım gelir.
Acısıyla tatlısıyla, ölüsüyle canlısıyla, hilesiyle hurdasıyla Türk tipi bir seçimi daha arkada bıraktık. Akepeye güvenoyundan akepede çöküş dağılımda atılan manşetlerle tarif edilen, parti liderlerine göre tüm partilerin galip geldiği ama kimsenin bir türlü susmadığı bir seçim oldu. Sonuçları (?)(adana yine sayılıyormuş) herkes tüm yönleriyle yorumluyor, benim bununla pek uğraşasım yok. Seçim sistemi bu olduğu sürece daha çok oy çalınır, sonuçlar kimsenin içine sinmez, imelih disneylandı kurar-ki ankaranın tek eksiği donald duck zaten- ve her seçim dönemi benzer şeyleri tartışır, bir ay içinde herşeyi unuturuz nasılsa.

Benim takıldığım seçim sistemi. Cahil ve bilinçsiz seçmen sayısı bu kadar olduğu sürece iktidarın seviyesi hep bu ölçüde olur. Bunu aşmak için kişisel kanaatim seçimlerin çoktan seçmeli oy pusulasıyla yapılması yerine yazılı yapılmasıdır. Ampüle basacan anacım demek yetmez. Sadece başbakanı tanıyan, belediye başkanları ve muhtarından bihaber cahil seçmende gider pusulaya tayyip yazar ampül yazar, hoop geçersiz oy, sıradaki gelsin diye sayıma devam edilir.orta anadolu sonuçlarında çok farkeder.
Bir diğer dahiyene(?) fikrim ise nasıl oy kullanabilmek için minimum yaş var, maksimum yaş da belirlenmeli. 80 yaşında ninem kömürün bulgurun damadın gazıyla ampüle basıyor, 2 sene sonra öbür dünyaya göçüyor, sonra tekkecisiyle bölücüsüyle genç nesil yıllarca uğraşıyor. böylece politikacıların hedef kitlesi nispeten daha düşük yaş ortalamasına dönüşür, kalkınma hızı, modernlik artar, mahalle baskısı düşer (mı acaba?).. hedef kitleden düşen emekli ve yaşlının hakkını da gençler savunur, zaten yaşlılar ne kadar savunabiliyor ki. Çoban ve profesorun oyunun bir olması konusuna benzedi biraz sanki.

Anlam veremediğim bir konuda şu; bundan 3.000 yıl önce yaşamış olsam ve bir seçim sistemi üret deseler; "a yı seçen elini kaldırsın, biz de sayalım, sonra b ciler kaldırır onları sayarız, saydığımız elleride boyarız böylece karışmaz" gibi bir sistem önerirdim. sene 2000 olmuş ve hala olabilecek en ilkelin bir kademe üstü bir sistemle ( o da sağolsun sümerler yazı buldu da) seçim yapılıyor anlayamıyorum.

25 Mart 2009 Çarşamba

Ayıp artık ya!!!

Ayıp ama artık, yönetim Eskişehirspor maçı bilet fiyatlarını açıklamış :

Telsim ve Migros kale arkası tribünü.: 44 TL
Fenerium Üst H-I Blok................: 88 TL
Fenerium Üst E Blok..................: 132 TL
Fenerium Alt G Blok..................: 143 TL
Fenerium Alt B-F Blok................: 195 TL
Fenerium Alt C-E Blok................: 215 TL

Bu paraları verip maça gidecek adama enayi derim kimse alınmasın ama; ben mecbur gidicem sezon başı aldığımız kombine yüzünden ama biri beni arasa hadi gel bilet alalım maça gidelim dese hadi ordan derim Lugano yok, Alex yok, Emre yok, İspanya maçlarında da Gökhan Gönül falan sakatlansa Yasin'i, oynak Kazım'ı mı seyretmeye gidicem? Yap 10 TL stad full çeksin insanlar çocuklarını alsın gelsin 23 Nisan şenliği gibi olsun...

20 Mart 2009 Cuma

Galatasaray-Hamburg

Dün geceden beri nasıl bir başlangıç yapsam diye düşünüyordum ki buldum sonunda. Şampiyonlar Ligi ön elemesinde elenince GS, başkanından yöneticisine, teknik direktöründen futbolcusuna gelen açıklama geldi aklıma: "Hedef Kadıköy ve UEFA". Ama sezon açılışında hedef Şampiyonlar Ligi'nde en az çeyrek finaldi. Herkes inandı ama kimse sorgulamadı kardeşim hani Şampiyonlar Ligiydi nerden çıktı UEFA diye. Nedeni Fenerbahçe'nin stadında kupa kaldırmaktan daha önemli bir hedef ve başarı olamazdı. Ön elemede Bellinzona elendi, gruptan çıkıldı, Bordeaux' ta elendi ve artık herkes inanmıştı hatta üstat H.Üstünel Asya kıtasına adım attık, köprüyü geçtik diye açıklamalar yaptı galyana gelen taraftar aşağıdaki pankartı hazırladı.



Fenerbahçe tribünleri de aşağıdaki pankartla yanıt verdi:

Burada ki sıkıntı aylarca "Kadıköy'e finale geliyoruz, bayrak dikeceğiz, Kadıköy'ü başınıza yıkacağız, bir daha o stada nasıl gideceksiniz" diye diye her Fenerbahçelinin sinirlerini zorladınız. Şimdi elenince sizinle dalga geçene kızıyorsunuz. Hele ki dün açılan pankartlardan sonra kusura bakmayın itanı ile dalga geçer herkes Kadıköy'e metrobüsle geleceğiz falan ne gerek var ki...



Son olarakta Fenerbahçe resmi sitesinin açılış sayfasına koyduğu resmi de kesinlikle tasvip etmiyorum nedir bu moderatörden çektiğimiz:

16 Mart 2009 Pazartesi

Nassim Akrour


Bu yazıda ki isim birçok blogdaki gibi geleceğin yıldızı, izlediğim gençler, patlayacak yıldız, yeni ronaldolar ronaldinholar tarzı bir futblocu değil gönül isterdi ki bana attığı golü başkasına atsın ve ünlü olsun fakat yazdım seni bir kenara Akrour kolay kolay unutulmayacak bir iz bıraktın dostum bende. Benim için bitmiş bir maçın aslında bitmediğini ve maçın 90 dakika olduğunu hatırlattın bana oysa ki herşey ne güzel başlamıştı Bolu-Kasımpaşa berabere kalmış, Alkmaar deplasmanda Utrecht'i 1-0 yenmiş, Reggina-Napoli maçıda 0-0 bitmiş; 5 maçın sistem 4 versiyonunu tutturmam için sadece Grenoble-St.Etienne veya Trabzon-Galatasaray maçlarından birinin berabere bitmesi benim için yeterliydi ama koşu bandındayken Grenoble-St.Etienne maçı halen 0-0' dı ve TS-GS maçı da 1-1'di ki bu durumda kazanıyorduk bu maç nasıl olsa artık cepte diye koşu bandından inip diğer maçı beklemeye ve parayı harcamayı düşünürken GS 2-1 öne geçti spordan çıktım eve geldim 2-2 oldu ohhh be dedim. Maçlar bittikten sonra bir sigara yakıp bilgisayar başına geçip paranın sıcaklığını hissetmeye hazırlanırken bir baktım Grenoble yenmiş hadi ordan dedim yok artık daha neler bir baktım gerçekten yenmiş golü atan da resimdeki arkadaş. 1974 doğumlu Cezayirli forvet ilk 11'de bile maça başlamayan bu adam 62nci dakikada oyuna giriyor 90da golü atıyor olan gene küçük esnafa oluyor, gözüm üzerinde bundan sonra Nassim haberin olsun.........

13 Mart 2009 Cuma

Ceza

Beklenen oldu Emre'ye kamera görüntüleri ile 1 maç oynamama cezası verildi, karar dün akşam açıklandı Fenerbahçe yönetimi karara itiraz etti ve bugün saat 13:00'te duruşmalı toplantı(!!) (ne demekse) yapılacakmış çıkıcak sonuca göre Emre bu akşam belki oynayacakmış.
Şimdi işin bence saçma yönleri şöyle bu Türkiye'de verilen cezanın arkasında durabilecek kurum yok mudur? Verilen her ceza için itiraz hakkı mevcut mudur? Eskiden 3 maç verilirdi nasılsa tahkime gidince indirim olacağı için; ama bana saçma geliyor madem ki kameralar üzerinden ceza verilebiliyor neden Baros'a elindeki kanı Selçuk'a(!!!) sürdüğünde ve suratının ta orta yerine Fu.k You dediğinde ceza verilmedi veya Tello Ankaraspor maçında Theo Weeks'a aparkat attığında ceza verilmedi, her maç hakeme portekizce küfür eden Roberto Carlos'a neden ceza verilmiyor, Sabri, Ayhan, Ümit Karan gibi her 3 lafından biri Türkçe küfür olan oyunculara neden ceza verilmiyor, Topuz Mehmet Kayserispor maçında Semih'e son dakikada tekme attığında da mı yoktu kamera görüntüleri bırakın allasen ya. Ben Emre masumdur veya değildir anlamında bişey demiyorum veya yıllar önce Tugay'da yapmış falan da demicem sadece bu nasıl bir mantıktır nasıl bir eyyamdır, nasıl bir çifte kavrulmuş standarttır bunu merak ediyorum. bu adamın böyle bir hareket yapması normaldir çünkü abileri olan Hagi, Bülent, Ümit, Arif'ten böyle görmüştürde demicem. Cezayı kaldırsanız bile ne değişicek arkasında dursanız ne değişecek, Volkan'a 2 maç ceza veriyorsun adamın kaburgasında 7 cm yarık olmuş hafifletici sebep yok mudur, attığı tekmede eşşeğin çiftesi gibi değildir ama nafile şimdi kalkıp o cezayı 1 maça indirsen ne değişir. Sabah sabah insanın tansiyonunu çıkarttınız bir kere.
Benim önerim hükümete fabrikaları, telefon şirketlerini, cartları curtları özelleştireceğinize Futbol Federasyonu' nu, Tahkim Kurulu'nu, Merkez Hakem Kurulu'nu özelleştirin yabancı sermaye bu kanallara girsin belki o zaman bişeye benzer. Yoksa Oğuz gider Mahmut gelir, Haluk gider Cüneyt gelir farkeden bişey olmaz çünkü sıkıntı tohumda...

12 Mart 2009 Perşembe

Teknik adam değirmeninde son durum

Söz tahminlerden açılmışken, diğer kehanetlerimin durumu nedir diye bir geriye baktım. Teknik adam değişim hızına takılmışım sezon başında ve şurada bir hedef vermişim. Sezon sonuna kadar 18 takımlı ligde 25 teknik adam değişimi olur mu diye.. Bugün saydım da şimdiden 19 a ulaşmış rakam. 25 e ulaşması zor gözükse de ihtimal var gibi gözüküyor..


Bu tablo hakkında pek çok yorum yapılabilir mesela akacak kan damarda durmaz, kralını getirsen kocaeliyi, hacettepeyi, antalyayı kurtaramıyorsun..

Patlak tahmin

CL grup maçları oynanırken bizim gruptan hiç bir takım tat vermiyordu. Buna güvenerek sağda solda "bu gruptan kim çıkarsa çıksın kimse çeyrek finale kalamaz" diye kendimden çok emin atıp tutuyordum.

Tutan tahminlerden sonra "ben demiştim" diye hava yaptığımıza göre, tutmayanları da öksüz bırakmamak lazım. evet çıkamaz demiştim, yanılmışım. ama hakkaten futbol namına hiçbişey yoktu ki bence hala yok ama.. bu noktada, çeyrek finalden ileriye gidemezler demek de zaten tahmin sayılmaz.. neyse.

Bardağın dolu tarafına bakarsak da şunu söyleyebiliriz, tarihin en kötü feneri cl den elenmiş ama arkadaş grup çok zordu, onca grup arasından ilk ikisinin de çeyrek finale kaldığı tek gruptaydık.. :)
çoluk çocuk çeyrek finale kalmış ya, forma da demiryolu memuru üniforması gibi..

3 Mart 2009 Salı

Sezon sonu tahmini

Sabah Ons'un bana attığı Fenerbahçe'nin deplasman maçları fikstürüne verdiğim gelişine vole şeklinde ki alınabilecek tahmini puan cevabıma kendisinin de verdiği cevapları harmanlayıp yayınlıyoruz benim tahminim son 12 hafta Fenerbahçe 26 puan kazanır Ons'a göre 24. 64 veya 66 puanla da ligi bitirir dedik ama kaçıncı olur onu bilemedik bu çalışmayı şampiyonluk yarışındaki 5 takım için de yapsak belki bir yerlere varabiliriz, değil mi Ons...

2 Mart 2009 Pazartesi

Yeni Hobi

Dün Kartalkaya'da ONS ile vardığımız sonuç:

In:
Bol karda snowboard yapmak
Out:
Yaz aylarında dalış yapmak

25 Şubat 2009 Çarşamba

Real Madrid-Liverpool

Evet bir önceki postumda değindiğim konu ile ilgili olarak maç yorumcuları belli ki maçtan önce wikipedia' yı açıp futbolcuların ilginç yönlerini not alıp top ayaklarına geldiğinde bu gereksiz bilgileri paylaşıyorlar bende üşenmedim bu maçla ilgili neler denebileceğini derledim bakalım akşama görücez:
Reina: Torres' in kapı komşusu aynı zamanda babası Miguel Reina Atletico Madrid' in 1974 Avrupa kupası finalinde Bayern Münih' e karşı takımının tek golünü atmıştı. ( bunu daha önce duydum bir de çok fazla Forlan için de bu konu söyleniyor onun babası da topçuymuş)
Skrtel: Futbola 6 yaşında başladı aynı zamanda buz hokeyi oyuncusuydu, babası da futbolcuydu. 16 yaşına kadar bir çok pozisyonda oynadı en sonunda defansa karar verdi.
devamı yarın...

Inter-Manchester

Sabah baktığım her yer ölümüne maç analizi, istatiği yapmış ben ise yapmıcam. Şahsım adıma ümitlerin çok yüksek olduğu fakat biraz içi boş kalan bir maç oldu. Şampiyonlar ligi Star'da izlenir mottasından hareketle yatakta ki yerimi aldım ve baktım ki maç yorumcusu Ertem Şener hemen yataktan çıkıp kağıt kalem aldım. Çünkü bu efsane kişinin maç harici yorumları hep aklımızda yer eder fakat sonradan uçar gider, yazılı hale getirmeliyim dedim. Aklımızda ve kalbimizde hep bu repliklerle yaşadık yıllardır:
"Kaka Leite çok zengin bir ailenin oğlu"
"Evra 25 kardeşin en küçüğü"
"Torres İngilizler ona EL-Nino diyor"
Dün gece ise bunların yanına ne konabilir diye elde kalem kulaklar Ertem Şener'de maçı izledim ve bunlar çıktı:
"Maicon'un babası Michael Douglas hayranıymış doğduğunda bu ismi vermiş fakat nüfus memuru Maicon diye kaydetmiş"
"Berbatov babası eski bir futbolcu annesi ise eski bir hentbolcu"
"Berbatov ingilizceyi defalarca Godfather filmini izleyerek öğrenmiş"
"İbrahimoviçler, Adrianolar, Ronaldolar, Berbatovlar bakmayın maçın 0-0 olduğuna bu adamlara 2 top gelir 3 gol atarlar (kendi de şaşırdı) maçta son düdüğü beklemek lazım"
Son olarak üşenmedim wikipedia'ya baktım listedeki ilk 3 ordan araklanmış...
Bu akşamki Real - Liverpool maçından bakalım neler çıkacak en iyisi ben wikipedia'dan çalışim ki telif hakkı bende olsun :)))
Bu arada telif hakkı babama ait olmak üzere söylediği laf: "adamların ayağı bilardo gibi"
esen kalın,

24 Şubat 2009 Salı

Manşet Kütüphanesi #3

Genç gazeteci; etik - ahlak - terbiye, takılmayacaksın..
bobiler.org un tufasıymış. çok başarılı.

19 Şubat 2009 Perşembe

Manşet Kütüphanesi -2

ONS' un yazısını görünce eskilere bir gittim geldim, üniversiteyken Star gazetesi okurduk bulmacası ve arka kapak güzelleri oluyor diye ve şu anki başlıklarını bilemiyorum ama eskilerden aklımda kalan bir iki tanesini buraya yazmak istiyorum...
-DİNGİLİZLER, Avrupa'da bir İngiliz takımına karşı alınmış bir galibiyet sonrası ama
-Undebach Nesrin
-YENDİK Mİ LAN, aynen böyle

Fahri yazarımızı açıklamaktan gurur duyuyorum.

Çok uzun zamandır bir internet sitesi beni bu kadar güldürmemişti.
Ali Rıza abi, gerçek misin, kurgu musun karar veremedim ama çok komiksin be abi. Kapımız her zaman açık, çok yaşa.

Manşet Kütüphanesi #1

Fildişi maçı sonrasında yaratıcı basınımızın güzellemelerini (Fil'in dişini çekemedik, diş geçiremedik..vs ) genç gazetecilere örnek olsun diye burada toparlamaya karar vermiştim ama sonra bi şekilde sekteye uğradı. Önceki post bunu tekrar hatırlatınca dayanamadım. Başlıyoruz. genç gazetecilere armağan olsun. Fotomaç 19.02.2009

Milliyet manşet (skora dikkat)

18 Şubat 2009 Çarşamba

Boşluk

Ne yapacağını bilememek, yaptığını da bilmeden yapmak, monotonluk, yaptığın herşeyden sıkılmak, sıkıldığın için her zaman yaptığın şeylere devam etmek, yapmadığın veya yapamadığın şeylere imrenmek fakat onları da yapınca onlardan da sıkılmak, yediğin yemekten tad alamamak, sadece doymak ve güdelerini karşılamak için yemek yemeye devam etmek, hırslı olmak ama kesinlikle sabırsız olmak, hırsının kurbanı olmak, kendinle-konuştuklarınla ve yaptıklarınla çatışmak işte bu günlerde ki ruh hali böyle bir durumda. İyice labirent oldu içinde kaybolur hale geldim ve en kötüsü de çıkışı bulamamak, çıkışı ararken kaybolmak, ışığı gördüğünü sanıp aslında onun sadece yansıma olduğunu farketmek ve sonunda dumur olmak.
Havadandır, mevsim geçişindendir, Venüs'ün Uranüs'ü taciz etmesinin İkizler burcu üzerine etkisindendir, Fenerbahçe'nin kötü olmasındandır, işten güçtendir, ekonomik kriz ve konjonktürdendir, sabah 6'da kalkıyo olmandandır, hafta sonları 8.30'da kalkıyor olmandandır, çok fazla spor yapıyorsun ondandır, bizim zamanımızda herşey daha kolaydı rekabet yoktu sizin işiniz çok zor vs. vs.tamam belki bunlar etkili de bu kadar değil işte bir sıkıntı var ama o sıkıntının nedenini bilmemek, çözüm odaklı olamamak koyuyor çok insana. Bir de şu tarz sorular var devamlı tansiyonumu zirve yaptıran bugün biraz gergin misin?, neyin var?, noldu?, nasıl yardımcı olabilirim? evet gerginim, İSYANIM VAR onun dışında bir bokum yok olsa bile anlamazsın çünkü ben bile bilmiyorum, hiç kimse yardımcı da olamaz o yüzden zorlamayın bırakın R.I.P. olim. Kendimi Benjamin gibi yaşlı hissediyorum ama terse doğru gençleşmiyorum her geçen gün daha da yaşlanıyorum, yüzüm kireç gibi, sirke gibi, ağzımda iğrenç bir pas tadı var (çay içtim ondan olabilir, yenilik olsun diye çay bile içiyorum ondan da nefret ediyorum)
Bir noktada bünye kaldırmıyor artık baktığın zaman bu bünye dediğin olay daha genç ama diz kapakları, ayak bilekleri bile ağrıyor kireçlenme ve romatizma bile olabilir. Zaten soğuk kış günlerinde ameliyat yerleri zonklamaya devam ediyor, her sabah o boktan göz damlasını da sıkmaktan da bıktı genize kaçıyor midemi bulandırıyor, ülser gene azdı, ehhhhh bu mudur lan bu yaşta bu kadar sıkıntı 50' de napıcaz huzurevine mi yatıcaz? Şimdi bu yazıyı okuyacak potansiyel insanlardan ricam sakın ha şaka ile dahi olsa noldu falan gibi zevzek yaklaşımlara girmesinler nasiplerini alırlar en temizinden...

13 Şubat 2009 Cuma

Hafta sonu maç tahminleri ve yorumları

Bu hafta sonu oynanacak maçlarla ilgili yorumum:
"Ağlamayana meme yok"

Geçen hafta sonu oynanan maçlarda skora etkisi açısından bakıldığında en çok canı yanan takım olan Fenerbahçe hakem hatalarıyla ilgili bir açıklama yapmadı, TFF şöyle böyle demedi sadece Aziz Yıldırım şahsına yapılan karalamalara dair sert bir açıklama yaptı. Bence canı en az yanan hatta haftayı karlı kapatan Galatasaray (aleyhine verilmeyen 2 net penaltı mevcut) ortalığı birbirine kattı, taraftarları yürüdü, bu lig bu hakemlerle bitmez dedi, CAS'a gidiyoruz dedi (benim bildiğim bu CAS sadece sorunlu transferlerle falan ilgileniyo ama), resmi sitesinden muhtıra yayınladı, Lincoln' ün kartına itiraz etti (bence doğru karar olmasına rağmen benim bu ligde kırmızı kart görmemesini halen anlayamadığım 4 oyuncudan birisidir her pozisyon yerde 1-Lincoln 2-Song 3-Mercimek Baki 4-Sarbi) ama sonuç ret ve 100.000 küsür para cezası. Beşiktaş itiraz etmedi bildiğim kadarıyla zaten etmesinlerde her maç statlarının kapatılması lazımken hep bir uyarı alıp yırtıyorlar bildiğim kadarıyla bu sene 6 tane uyarı aldılar, Kayserispor taraftarı yürüdü hakkı yenen biziz diye, Ankaragücü bizi yiyemezsin yesende sindiremezsin tarzı bir pankartla yürüdü, Eskişehirspor' da en çok hakkı yenen biziz dedi, ama mesela Büyükşehir Belediye açıklama yapmadı hakkımız yendi diye, haksız yediği 2 kırmızı kart için gerçi Tjikuzu galiba küfür etmiş ama gene de haksız adamı resmen dövdüler. Baktığın zaman herkesin hakkı yeniyor o zaman akla şu soru geliyor kime çalışıyo bu federasyon ve MHK. Lider Sivas' a baktığın zaman 2 hafta önce Kayseri maçında doğrandı, belki Trabzon' un hakem şansı yanında ama ben hakemlerin kasıtlı yaptığına inanmıyorum, tamam Anadolu' dan bir şampiyon çıkarmak istiyorlar ama bence sorun değil çıksın lige renk gelsin bıktım be bir Fener bir Cimbom 1o yılda bir de Beşiktaş. Benim tahminim bu sene ligi Trabzonspor' un ve kupayı da Fenerbahçe' nin kazanacağı yönünde. Bu haftanın maçları ile ilgili tahminlerim ve yorumlarım:
Fenerbahçe-Hacettepe: Taraftar baskısı nedeniyle Fener kazanır ama gene kan getirirek aksi bir skorda rivayetlere göre mendiller hazır.
Antalya-Galatasaray: Ağlamayana meme yok mantığı ile banko GS hatta Antalya bu maç doğranır.
Beşiktaş-Trabzon: Beşiktaş alır
Ankaragücü-Gaziantep: Berabere biter, Ankaragücü de tepkili hakemlere hatta antep öne geçer ilk başta sonra doğranır.
Eskişehir-Gençlerbirliği: Eskişehir alır onlarda bayadır dertliler hakemden
Ankaraspor-İ.B.B: Banko Ankaraspor büyük takımı yenen küçük takım ertesi hafta %100 puan kaybeder hatta en az 2-3 yer. (Bknz: blog tarihimdeki ilk yazılarımdan biri)
Denizli-Konya: Beraberlik
Kocaeli-Kayseri: Kayseri' yi geçen hafta biçtiler bu hafta rahat kazanır
Bursa-Sivas: Trabzon' un puan kaybedeceğini düşündüğüm için Sivas' a da bu hafta puan kaybettirirler ki lig renkli hale gelsin

10 Şubat 2009 Salı

Benjamin

Cumartesi günü gittiğim The Curious Case Of Benjamin Button' un halen etkisindeyim kendime gelemedim her sorana söylediğim şey son 10 yılda seyrettiğim en iyi filmlerden birisiydi, 3 saat olmasına ve durağan bir konu olmasına rağmen zamanın nasıl geçtiğini kesinlikle anlamadım ve filmin bitmesini istemedim. Film çıkışında Tabakov' la şu diyalog geçti aramızda sence hangisi için daha zor erkek için mi kadın için mi. Bence erkek için daha zor çünkü tüm sevdiği insanlar ölüyor, kesinlikle düzenli bir hayatı olmadı, ailesi olmadı (bizde böyle bir çocuk olsa adı KADER falan olurdu heralde, anneyi öldürüyo falan :)) ); kadın açısından ise Tabakov' un dediği elinde adam çocuk olarak elinde ölüyor. Böyle bir sonda aklıma hemen Titanic geldi ben şahsen o adamın yaptığını yapmam ve çıkarım o tahtaya dedim orda konu kapandı. :)) Ve bugün son 10 yılda bende iz bırakan ve çok beğendiğin filmler listesi yapmaya karar verdim. Liste aşağıdadır yalnız numara vermeye kıyamadığım için numarasız ve karışık halde yazıyorum (yalnız mutlaka atladığım filmler olucaktır yorum yazan olursa eklerim):
-THE CURIOUS CASE OF BENJAMIN BUTTON
-The Lord of The Rings
-Requiem for a dream
-Batman the dark knight
-Memento
-The Pianist
-Sin City
-Gladiator
-Donnie Darko
-Snatch
-V for Vendetta
-Little Miss Sunshine
-A Beautiful Mind
-Der Untergang
-Eternal Sunshine of the Spotless Mind

6 Şubat 2009 Cuma

Sokak Futbolu Terminolojisi

ATAN ALIR: Mahalle maçları genellikle caddelerde veya bahçelerde yapıldığı için topun kaçma olasılığı olan çok yer vardır. Top bir yere kaçtığında topu kaçıran takımın rakibi takım hemen,"Atan alir" der. Top onların sahasında auta çıkmış oldugu halde karşı takım topu almak zorunda kalır.

ELIN AVANTAJI OLMAZ: Takımlardan biri ataktadır. Defans oyuncusu topu elle keser fakat pozisyon devam eder ve gol olur. Golü yiyen takım el var diye mızıldar. Karsı takım, "Avantaj olmaz." der. Hemen akabinde kaleci "Ulan elin avantajı olmaz." diye haykırır. Bir yere varılamaz.

ADAMIN GOL DİYO: Gol atılır fakat yiyen takım saymaz. Hep bir agızdan "Direk ulan." diye anırmaktadırlar. Fakat içlerinden biri, "Gol abi." der. Karsi takimdan bunu duyan biri direk atlar ve, "Ulan adamın gol diyo." diye serzeniste bulunur. Gol sayılır, adam dövülür.

ABANMA YOK: Genelde küçük çocuklar arasında yaygındır. Kaleciler abanma yok derler. Aralarından yasça büyük olanı "Lan karimisiniz." dese de abanma olmaz.

GÖNÜL ALMA: Büyüklerle küçüklerin ortak oynadıgı maçta büyüklerden biri gaza gelip küçük bir çocuga sert girince direkt penaltı olur. Nerede olursa olsun. Küçük çocuk sevilen bir simadır ve faulü yapan abidir. Penaltı kullanılır, genelde gol olmaz.

SAĞLIK ÖNLEMLERI : Bazen top insanın pek münasip olmayan bir tarafına gelir, herkesin reaksiyonu aynıdır: "İşe işe!." Uygun araziye işendikten sonra maça devam edilirdi.

TOP KURTARMA OPERASYONU: Top zırt pırt araba altına kaçar. Böyle durumlarda, sahadaki en çelimsiz ve en hop-zıp kişi, en iri kişi tarafindan topu almaya gönderilir. Arabanın altına kaçan toplar tam ortasinda durur bazen, kimse yetişemez oraya. Bu sefer tas atma ve sopayla itekleme faslı baslar. Arabanın egzozuna vurulan birkaç darbeden sonra top yuvarlana yuvarlana çıkar bir taraftan; artık kosarak maça geri dönme zamanıdır.

GOL DİİL OĞLUM BEL ÜSTÜ : Minyatür kale maçlarda elle tutulmasına engel olunmak için getirilmiş bir çözümdür ancak bel üstü gibi kişiden kişiye degişen ve ispatı zor bir kriter getirdiği için nice kavgaların çıkmasına, nice başların yarılmasına sebep olmuştur.

Aklına başka gelen varsa söylesin...

İslam Çupi

Toprağı bol olsun, nur içinde yatsın...

"Fenerbahçe Cumhuriyeti ortalıkta yoksa, Türkiye yoktur, futbol yoktur, bolluk yoktur, insanlar yoktur, canlılar güç nefes alır ve bu ülke kısa süre sonra yaşayan yer olmaktan çıkıp, mezarlık olur. Fenerbahçe büyüklüğü ne şampiyonluk büyüklüğü, ne kupa büyüklüğüdür. Onun büyüklüğü başka bir büyüklüktür işte, adı konamaz"
"Şampiyon olmak mümkün, Fenerbahçe olmak imkansızdır"

3 Şubat 2009 Salı

Dalya

Evet artık bizde bir Aykut Kocaman, Hakan Şükür, Sergen Yalçın' ız. 100' ler klübündeyiz daha nice dalyalara ONS. ( biliyorum bu yazıyı sen yazıcaktın ama bir şeye sinirlendim çok bknz: aşağıda )
"PFDK, Fortis Türkiye Kupası'nda 27 Ocak'ta oynanan Galatasaray-Sivasspor maçında, taraftarının neden olduğu kötü ve çirkin tezahürat nedeniyle, eylemin kupa kategorisinde ilk kez gerçekleştirilmesini de göz önüne alarak sarı-kırmızılı kulübe 40 bin TL para cezası uyguladı. Aynı maçta taraftarının neden olduğu saha olayları nedeniyle 5 bin TL daha para cezası verilen Galatasaray, toplam 45 bin TL para cezası almış oldu."
İnanamıyorum bugün git yarın gel demişler resmen 28 Ocak' taki postumda dediğim gibi YAZIKLAR OLSUN...

Umut

Gazetelerde "Atletico Madrid Javier Aguirre' nin görevine son verdi" haberini görünce çok sevinmiştim. Aragones' in hem futbolculuk hem de antrenörlük dönemlerinde zirve yaptığı takım olan Atletico hocasını yollamıştı. Aragones' in 70 senede kazandığı kupa sayısı 13 bunlardan 5 tanesi oyuncu iken 8 tanesi antrenörlük döneminde kazanılmış. Oyuncuyken kazandığı bütün kupalar Atletico' da oynarkenki dönemden, teknik adam olarak kazandığı 8 kupanın 6 tanesi gene Atletico, 1 tanesi Barcelona diğeri ise İspanya ile kazandığı Avrupa Şampiyonluğu.
Bizim yerel basın hemen yazdı, "Atletico Aragones' i aradı" " Aragones kurtar bizi" gibi. Dedim ki kendi kendimi Ergenekon, Susurluk tarzı bir olay olsa veya en kötü eski zaman transfer taktiği olan hülle yoluyla bu transfer gerçekleşse. Hem adam memleketini özlemiştir hem de Avrupa Şampiyonu olursam hacı olucam 300 km. yürüyerek gidicem (sanırım Madrid-Compostela ONS biliyosan yorum yaz...) demişti ve bildiğim kadarıyla halen yürümedi. Fakat Atletico hocasını buldu haberi beni yıktı fakat haberin devamını okuyunca umutlarım önümüzdeki sezon için devam etti. "Atletico Madrid'te teknik direktörlük görevine Abel Resino getirildi. Resino'nun, Atletico Madrid ile olan sözleşmesi sezon sonuna kadar geçerli olacak. "
Bu haberlerin üzerine resmi(yetsiz) sitemizden "Aragones' in arkasındayız, uzun yıllar çalışmak istiyoruz " tarzı bir açıklama gelirse bu iş bitmiş demektir, hadi resmi site yalanla bizim blogu da yollayalım el birliğiyle...

29 Ocak 2009 Perşembe

28 Ocak 2009 Çarşamba

Irkçılık

Irkçılık kuzen Sin'in söylemiyle "rakizm", ingilizcesi "racism" olan futbola da "say no to racism" olarak girmiş kavramdır. Yanılmıyorsam 2 sezon önceydi Eto'o her topu ayağına aldığında tribünler maymun sesi çıkarmışlardı adam da en sonunda çıldırıp başlarım oynayacağınız topa dedi ve oyundan çıkmak istedi. Bunun üzerine İspanya Federasyonu hakkı verilesi bir ceza verdi. Dün akşam çeyrek finalin en güzel maçı olabileceğini düşündüğüm Galatasaray-Sivasspor maçını seyrediyorum. Tatsız bir ilk yarı, ikinci yarının başında gelen Balili değişikliği Sivas'ın golü bulacağının habercisi ve buluyorda. İşte olay ordan sonra bitiyor, "Kahrolsun İsrail, O..Ç... Balili" yuh diyorum artık, yazıklar olsun hepinizi, bağıranada, bağırtanada, çanak tutanada, ceza verilmezse vermeyecek olanada...

9 Ocak 2009 Cuma

Büyükten küçüğe


Rivayete göre nostradamus, önceden yanacağını söylediği pouzin kentini kendisi yakmış. Kehanetlerinin %7 si civarının nispeten tuttuğu birisi için kendini kurtarmanın tek yolunun bu tip yanılsamalar yaratmak olması gayet normal gözüküyor.

Bir diğer rivayete göre ise birileri iki büyük yaratma amacıyla beşiktaşı küçültmek için düğmeye basmış. Rivayet diyorum çünkü nerden çıktığını net bilemiyorum. Bu rivayetin şiddeti beşiktaşın topladığı puanlarla ters orantılıydı, puan arttıkça şiddet azalıyordu, puan azaldıkça şiddet artıyordu. Inandırıcılığı ortada ama neyse konu bu değil.

Konu şu; aynı nostradamus gibi, başarı oranı düştükçe yeni kehanetler uyduran demirörenin kendini kurtarmak için kehanetlerini doğrulaması gerekmekte. Bunu da gayet güzel yapıyor Yusuf' u alarak.
Beşiktaşı küçültmek için yapılmış gerçekten büyük bir hamle.
10 numarası, çekinilmesi gereken en büyük oyuncusu yusuf olan bir takımın büyük bir takım olma gibi bir iddiası nasıl olabilir? Küme düşmemeye oynayan takımların önemli oyuncusu, büyük takımı nasıl kurtarabilir? Delgado yerine yusuf tercihi nasıl bir mantıktır, anlamak mümkün değil.
Bu tip transferlerle hayaller küçülür, hedefler küçülür, başarılar küçülür, gelirler küçülür, bütçe küçülür, büyüyen tek şey demirören nefreti olur (birşey daha büyür de burda yazmıyim ayıp olur) ve en sonunda 2 büyük takım kalır. Demirörenin kehaneti de tutmuş olur.
Ama bunun altından nasıl kalkar, peşinde olduğu parasını kulüpten geriye nasıl alır, bunun matematiği nedir ben anlamadım..

Not1: alex le ilgilenmiyoruz diyen beşiktaş yönetiminin samimiyetsizliği de ortadadır, meali alexi sixteen sene alamayızdır. Çünkü sinan teoremine göre alex 238 yusuf yapar..
Not2: ana ivanovicle demirörenin ne alakası var demeyin, hiçbir alakası yok çok şükür de çirkin herifin fotosunu mu tercih ederdiniz..